bol bol pratik yapmanız lazım. live coding esnasında googledan v.s. bakarım diye uğraşırsanız daha beter çuvallarısınız, bu nedenle live coding sırasında iyi odaklanın.
ayrıca bazı görüşmelerde ucu açık şeyler sorarlar sizin onlara soru sormanızı isterler.

kesinlikle sessizliğe gömülmeyin, sesli düşünün.
en basit yoldan çözmeyi deneyin önce sonra adım adım iyileştirme yaparsınız.
başlamadan önce soru hakkında mülakat yapanlara soru sorun. ( örnek soru: on tane sayı olan dizideki her bir eleman -5 ile çarpılıyor. oluşan yeni dizinin en büyük sayısını nasıl bulursunuz? mülakatçılara sorulabilecek soru: ilk dizideki elemanların hepsi 0’dan büyük mü? )
daha fazlası için Cracking the coding interview kitabına bakmanızı tavsiye ederim.

eski işyerin senin sgk'nı bitirmemiş olabilir mi? oradan halen sigortalı gözüküyor olabilir misin? iki yerde de çalışıyormuşun gibi anlıyorum ben. edevletten sgk dökümünü bir kontrol et. bir iş yerinde sonlanıp diğerinde başlıyor olması lazım.

Evet birinde sonlanip digerinde başlıyor ancak birinin son odemesi ve diğerinin ilk ödemesi aynı ay içinde görünüyor.

bana da aynı mesaj geldi. 2022 ağustosta iş değiştirmiştim. ben de baktığımda borç göremedim ama aşağıdaki linkte yer alan hesaba göre vergi beyannamesi vermem gerekiyor gibi görünüyor. bir sorup soruşturacağım bakalım bir şey öğrenebilirsem yazarım

www.haberturk.com

önceki iş brütse oluıyor. geçen seneye dönük beyanname vermek gerkeiyor. eğer sağlık vs harcamalarınız varsa düşülebiliyor vergiden. %10 civarıydı galiba.
bordrolarla ve varsa fişlerle vergi dairesine gidip haletmek lazm

geçen sene ikinci iş yerinden 70bin tl veya üzeri brüt gelir olduysa beyanname vermeniz zorunlu. vergi çıkmayacak olsa bile öyle.

ayrıca ikinci işveren kümülatif matrahı bildirmeniz gerekirdi, eğer sıfırdan başladıysa oradan bi vergi cezası gelir

nazaligundem.com

vergi beyanı yapmanız gerekiyor. internet vergi dairesi mi neyse orada gizli saklı bir menüden beyan formuna erişip doldurabiliyordunuz ilk şirketten ne kadar kazandınız sonrakinden ne kadar kazandınız şeklinde. maaş bordrolarındaki bilgilere ihtiyaç duyuluyordu sanırım. ya da e devletteki sgk dökümü yeterli oluyordu.

iki sene sene ortasında iş değiştirdiğim için bana da geçen sene gelmişti.

sırf beni uğraştırıyorlar diye beyan verirken çocuğun kreş parasını, özel hastane masraflarını vs. gider gösterip vergi borcunu lehime alacaka dönüştürmüştüm. (özel sektörde şirkete bağlı çalışan bir personel olarak)

Bana da bu mesaj geldi. Ben geçen yıl yurtdışına taşındım, Türkiye içinde iş değiştirmedim, ne yapmam gerektiğine dair hiçbir bilgi bulamıyorum. Bilgisi olan var mı?

Olayın esası şu, aldığınız brüt maaşa göre ödediğiniz vergi artıyor.

Brüt 20 bin TL alan bir kişi, ilk 3 ay %15 vergi öder. Sonra %20 - %25 vs. gibi gider. Diyelimki siz %25 dilimdeyken, sene içinde iş değiştirdiniz. O ana kadar aldığınız brüt maaş miktarını yeni iş yerinize bildirip, yine %25 veya üzeri vergi ödemeye devam etmeniz lazım. Ancak iş yeri, sanki hiç brüt maaş almamışsınız gibi %15'lik dilim üzerinden gelir vergisi yatırırsa, %10 az vergi ödemiş oluyorsunuz.

Bu yıllardır olan bir mevzu, Eskiden bu kadar üzerine düşmezlerdi ama artık sinekten yağ çıkartma devri.


.

Çok ucuz nedir bilemiyorum çünkü bu sene sirketler covidin acisini cikariyor.

Ama bir kişinin zaman sikintisi yoksa (misal ailem Fransa'ya ucuz geliyor çünkü zaman sikintisi yok), valizi yoksa evet ucuza bulabilir.

Ha Türkiye'de low cost sıkıntı. Bir pegasus var. Avrupa'da gene daha fazla var firma ondan acayip ucuz şeyler denk gelebiliyor.

Ucuz bilet nasıl takip edilir; Pegasus kampanya yaptığı zaman hizlica bakilir. Onun dışında ucuz yok yani, corendon falan belki.

Bazen denk gelebiliyor, özel bir formülü yok açıkçası. Seyahat tarihinden 5-6 ay önce sürekli kontrol edin (gizli pencereden), havayollarının mail listelerine de kayıt olun kampanyalardan haberdar olabilmek için. Bir de alternatif rotaları manuel olarak araştırabilirsiniz. Örneğin İstanbul’dan Münih’e direkt gitmek yerine Atina üstünden gitmek daha ucuz olabiliyor bazen.

evet ucuz bilet diye bir olay var :) Ama senin istediğin tarihe diye bir olay yok. instagram, youtube dan gördüğün videolarda şu kadar bilet aldık, şu kadar otel parası ödedik, yurt dışı tatili 2 kişi 1000-1500€ ya geldi gibi videolarda olay şu şekilde işliyor.

Pegasus un kampayası oluyor 1 sene önceden 10€ ya belli bir kontenjana bilet satışı yapıyor vergiler hariç olarak. onu denk getirebilirler

bir diğer alternatif ise skyscanner üzerinden çıkış istanbul(hepsi) , varış (heryer-farketmez) seçilip tarih belirtilmiyor ve en ucuz nereye kampanyalı var ise onu seçiyor. Yani tatili sen planlamıyorsun. tatil tarihine göre sen kendini planlıyorsun.

prnt.sc

www.skyscanner.com.tr

www.instagram.com

şurayı takip etmenizi tavsiye ederim

ucuza bilet bulunabiliyor. pegasus kampanya yaptiginda londra-istanbul biletleri 60-70gbp oluyor (3-4 kere aldim hatta), normalde iki kati civarinda

Bizimki Bosch ve ayni sekilde sesli.

Bizimki de oldukca sesli çalışıyor, Beko. Anneminki Siemens, onunki de aynı.

Anladim demek ki bunlara yalitim konusunda cok ozenmiyorlar :/

siemens benimki, gürültülü evet.

Arçelik, gürültülü.

Fermuarı olan şeyleri tersyüz edip fermuarını da çekerek atıyorum bir nebze etkisi oluyor.

bosch gürültülü

lg, ikisi bir arada, kurutma çalışırken yok gibi. manyetik kazan var muhtemelen ondan. bundan önce Grundig kullanıyorduk sadece kurutma, aşırı aşırı sesliydi, evlerden ırak.

aeg ve electrolux: gürültülü

Arçelik, gürültülü

Philips BHD350/10 modeline bakabilirsiniz. Hatta raks vs. markalar da olabilir yani makinaların genelde arkalarındaki fanlar bozulur, başka bir şey olmaz ki o da tamir edilebilir.

yillardir braun kullaniyorum hic bir sorun ile karsilasmadim. sadece kurutma amacli kullanacaksaniz braunda basit modellere bakabilirsiniz.

Kuaförün gazıyla kuaför malzemesi satan bi yerden almıştım,markayı hatırlamıyorum..1 sene bile dayanmadı.Sonra philips aldım uzun yıllardır kullanıyorum.Bence kuaför tipi olanlar bizim banyolardaki buhara,neme dayanıksızlar.

abi zaten bozulmaz kolay kolay. ben 4-5 yıldır sinbo marka aşırı dandik bir şey kullanıyorum hiçbir şey olmadı. bozulur tabii de onun hangi modelde markada olacağını bilemezsin zaten.

philips küçük ev aletlerinde iyi oluyor ben olsam philips alırdım.

kuaför tipi etap almıştım.
yere düşürünce motoru bozulmuş .
360 liraya satılan makinanın tamirine 180 lira istediler.
yerine dandik bir arzum aldım. hava üflemesi ciddi farkediyor, kuaför tipi makinanın üflediği havanın 3 te birini falan üflüyor sanırım.

Ceza için yüzde 10 aşım gerekiyor.
Ama flaş patladiysa yenmiştir diye düşünüyorum.
Herkese patlıyorsa bir sorun olabilir.

Sollama işareti varsa , sola kesikli çizgi devam ediyorsa sollayabililirsin demek. Hız limitine +10 ekle. Bişey yohtur yavv... rahat olun..

72 ile hiz cezazi yemezsiniz, 77 uzeri olmasi lazim

Yolun tamamı 70 değildir, kavşak yaklaşımı, ışık yaklaşımı gibi yerlerde 50’ye düşer, üzerinde siyah çizgi olan 50 işareti görene kadar da 50 olarak devam eder. O bölgede bu hız araliginda çalışan cok radar var. 70lik yolun 50lik kısmında yenmiş ceza, hayırlı olsun.

benzer bir durum uşak girişinde başımıza gelmişti 2-3 sene önce. valla bana 3 ay sonra e devletten mail geldi cezanız var hayırlı olsun diye. yoksa ben o ara e devletten sorgulamıştım sürekli ama göremeyince peşini bırakmıştım

geçmiş olsun, e devletten mail geliyor ceza ile birlikte. ceza gelirse haberiniz olur.

Hız da yapıyordum çünkü, o yüzden kurallara uydum neden ceza yazıldı diyemem :) Ama flaşın önünden yavaş geçtiğim için emin olamadım. Hayırlısı diyorum.

Bana da 2 kere patladi ceza gelmedi. Hizim da asiri dusuktu neye tetikleniyorsa artik.

sabit radarlarda oluyor o. çankırı civarında çok kör etti beni o flaşlar.

lapsekiyi bilmem de bozhüyük’teki radar da gelen geçen arabaya flash patlatıyor ama ceza yazmıyor hız sınırını aimayana.
70 ise sınır 77 ye kadar yolu var, hatta kadran da 3-4 km fazla gösteriyordur, o yüzden 72 ile ceza yemezsiniz.

Bozüyük'te parkur ortalama hız tespiti var. Giriş çıkış arasında hızınızı ölçtüğü için girişte her aracın plakasını alıyor.

pirinçte lavra vardır, ondandır diye tahmin ediyorum

Tahıl ürünleri yeterli sıcaklgın ve nemin oldugu ortamda kurtlanır böceklenir. Şimdi diyeceksiniz bu arkadaşlar nerden geldi diye. Bir yerden gelmediler zaten içinde vardılar. Tahıl ürünleri ekolojik dengenin bir parçası oldukları için içlerinde her zaman larvalar bulunur. Hem de binlerce. Pilav dolu tencerenizi tamamen steril bir laboratuvar ortamına bırakmış olsaydınız uygun nem ve sıcaklıkta yine kurtlanacaktı. Mesela kilerde agzı kapalı kaplarda saklanan tahıllara kışın bir şey olmuyorken yaza dogru içinde bir sürü böcek oldugunu görürsünüz. Çünkü yukarıda söyledigim şartlar oluşmuş olur. Bunun çözümü buzdolabıdır. Kalan yemegin içindeki larvaları aktif hale getirmemek için buzdolabına kaldırın. Mümkünse tahıllarınızı buzdolabında muhafaza edin

Pilav pişerken yumurtaların öleceği sıcaklığa ulaşmış olmuyolar mı?

@arpacı kumrusu geleneksel pişirme yöntemleriyle ölmesi çok da mümkün değil. Çünkü bir pirinci veya bulguru 70 80 derecede 1 saat boyunca kaynatsan hamur gibi olur ve o da pilav olmaz.

Sudan dolayı diye biliyorum ben. Su, içerisinde birçok mikroorganizma barındırır ve bir şeyde su varsa küflenmeye, bozulmaya açıktır. Bu yüzden yiyecekleri uzun süre dayansın diye kurutuyoruz. Ne kadar pişirirseniz pişirin içindeki su miktarını sıfırlayamayacağınız için bir süre sonra kurtlanacaktır.

pismis pilavda mikroorganizma kalmaz. duzgun pismis hicbir yemekte kalmaz.

Mavi araç tali yoldan çıktığı için ana yoldan gelen araca yol vermesi gerekir gibi görünüyor.

Geçiş üstünlüğü kırmızıda, yüzdesi hakkında hiçbir fikrim yok ama mavi kusurlu bence de.

sadece yönlerle kesin kanıya varılabilir mi emin değilim.

kırmızı araç mavi araç kavşağa girdiğinde neredeydi?
mavi araç kavşağa girmeden bekledi mi?
çarpışma mavi aracın hangi bölgesine zuhur etti?
yolda, fotoğrafta görünmeyen herhangi bir trafik işareti, levhası var mı?

bir kaç soru daha vardır aklıma gelmeyen kesin. ama kırmızı araç standart bir sürüş ve kurallara uygun şekilde geldiyse mavi %100 hatalıdır. neredeyse tamamen aynı bir kazayı mavi araç olarak ben de yaptım 3-5 yıl önce.

Kırmızı araç için herhangi bir 'Dur', 'Yol Ver' işareti görünmüyor. Kırmızının geldiği yol ana yol mu tali yol mu o da belli değil. Ana yol işareti Türkiye'de şöyle: trafikisaretleri.gen.tr

Bu olmasa bile, hatta bu kavşak kontrolsüz kavşak olsa bile kırmızı aracın yol vermesi gereken tek yer kendi sağıdır. Mavi araç soldan geldiği için ona yol vermesi gerekmiyor. Haliyle mavi hatalı. Yüzdesini bilemiyorum ama bence %100 mavi.

Kırmızı kendi yolunda gidiyor. Dönerken mavinin kontrol etmesi lazım. Bence mavi hatalı.

Mavi kirmiziya orta yandan mi one yakin yandan mi yoksa arkaya yakin yandan mi vurdu?

Mavi araç potansiyel birkaç kuralı ihlal ediyor

1- Kontrolsüz kavşaklarda sağdaki araçlara ilk geçiş hakkı verilir.

2- Tali yoldan gelen araçlar, anayoldaki araçlara ilk geçiş hakkını verir (anayol gibi görünüyor kaza olan yer)

3- Sola dönecek araç sağdan ve karşıdan gelen araçlara yol verir.

Burada kırmızının suçlanabileceği tek konu, eğer böyle bir durum varsa kavşağa hızlı girmek olur.

@floydian Kırmızı kurtarmak için fren yaparak kendi gidiş (yönüne göre) sağa kırdığı için, mavi aracın ön yanına vurdu. Kırmızı araç sağa kırmasaydı, mavi aracın (yolcu tarafı) tam ortasından çarpardı muhtemelen. O yüzden mavi araçta hasar daha az ama kırmızı aracın önü komple gitti.

çok büyük ihtimal mavi %100 hatalı çıkar o zaman. yolda mobese falan varsa onları da izliyorlar diye biliyorum.

bence kırmızı araç sensin ve kaskon yok. aracının hasarını karşılayabilmek için endişelisin. eğer öyleyse bence müsterih ol. karşı tarafın sigortası öder hasarı.

@karayel

mavi araç sağdan gelmiyor yalnız. soldan geliyor.

benim bahsettiğim kontrolsüz kavşaklarda genelde dur işareti olur. dur işareti de yoksa kavşağa geldiğinde sağındaki araç yolun ortasında ya da başında diye fark etmez. eğer ona yol vermezsen ve gelip sana çarparsa suçlu sen oluyorsun. ama bu duyuruda konu o değil. dediğim gibi mavi araç soldan geliyor.

%100 mavi araç kusurlu gibi duruyor.
hangisi sensin merak ettim.

www.sbm.org.tr
sayfa 15’teki duruma benziyor

Uzamsal ses her parçada olan bir özellik değil. Belki olmayanlarla denemişsindir.

"Bir parçanın Dolby Atmos biçiminde sunulup sunulmadığını nasıl görebilirim?

Parçayı çalın, ardından Şu An Çalınan ekranında Dolby Atmos işareti olup olmadığını kontrol edin. Bir albümdeki her parça Dolby Atmos biçiminde sunuluyorsa albümün ayrıntı sayfasında Dolby Atmos işareti bulunur. Bazı parçalar, albümlerin yalnızca belirli sürümlerinde Dolby Atmos biçiminde sunulur."

support.apple.com

son sorunuza cevap olarak yazıyorum, sanırım şeffaf mod ve aktif gürültü engelleme diye iki ayrı mod varmış. şeffaf mod açıkken konuşuyorsanız belki dışarıdaki sesi çok alıp gönderiyor olabilir.

kendi sitesinde şöyle bir yazı var: Etrafınızda neler olup bittiğini duymak mı istiyorsunuz? Kulaklığın alt ucundaki kuvvet sensörünü basılı tutarak Aktif Gürültü Engelleme ve Şeffaf Mod arasında kolayca geçiş yapabiliyorsunuz. Şeffaf Mod, dışarıdaki seslerin kulağınıza ulaşmasına izin veriyor ve etrafınızdaki insanlarla konuşurken doğal bir ses deneyimi yaşamanızı sağlıyor. (www.apple.com )

şeffaf modu kapatıp konuşmayı deneyebilirsiniz belki ama bu bir çözüm oluyor mu emin değilim, belki ikisi bağlantısız şeylerdir.

Bunun hatalı bir serisi var, Apple kutu hariç kulaklıkları direkt değiştiriyor. Ben değiştirmiştim. Bende konuşurken yer yer gelen cızırtı sorunu vardı. Google'a "Airpods pro değişim programı" yazıp detaylara ulaşabilirsiniz.

@himmet dayi apple müzik'te uzamsal sesi deneyin tarzında bir bölüm gördüm, adamın birisi konuşuyor şimdi sesi arkadan duyacaksın vs. dediği ancak farkı anlayamadım stereo ile.

@nimberjack aktif gürültü engelleme özelliği konuşmada çalışmıyordur diye denememiştim. bir de onu deneyeyim.

@msb eylül 2020 öncekilerin bir kısmında cızırtı sorunu sebebiyle değişim yapıldığı söylenmiş. ben cızırtıyı hissetmedim ancak 2019 modelmiş bendeki kulaklık. bir ara store'a uğrayıp sorayım en iyisi.

teşekkür ederim cevaplar için.

abi bu nasıl soru, arsa maliyeti nedir? mahallenin rayiçi nedir? kullanılacak malzemelerin kalitesi nasıl olacak? bir konutun anahtar teslim fiyatını belirleyecek 100 tane girdi var, buna kimse buradan doğru yanıt veremez ve seni yanıltır. en iyisi o bölgedeki bir emlakçıya gidip danışmaktır.

50m2 taban alanından tahmini 120m2 inşaat alanı var diye anlıyorum. fotoğrafa bakılırsa m2 maliyeti 400 dolarlık bir konuta benziyor. bu da 400bin tl gibi bir maliyete denk gelir. bunun üzerine arsa maliyeti ve müteahhitlik kar payı eklenir. müteahhitlik bedeli piyasada %20 alan da var, %50 alan da var. bu matematiğe göre kendiniz hesaplayın. yapılabilecek teknik yorum ancak bu kadar olur bence.

(git: www.youtube.com şöyle bir video vardı, yapan müteahhit güzel güzel anlatıyordu. belki işinizi görür.

@kent sakini, yanıt için teşekkürler fakat yalnızca yapı maliyetini sordum. Arsa maliyetinin alakasını anlayamadım. Arsa bende zaten. Malzeme olarak da ortalamada kullanılan birtakım standartlar vardır. Ek olarak üst kalite anlaşılırsa başka, ama sektörün bu standartlarda genel olarak kullandığı malzeme çerçevesinde düşünmek için "ortalama" ibaresini kullandım ama daha açıklayıcı olmak gerekiyor demek ki.

Yani şu şekilde açıkça sorayım o zaman: Bu şekilde bir yapının elbette müteahhitlik bedeli dahil, arsa bedeli tabii ki hariç maliyeti nedir?

biz geçen sene yaz aylarında 55 m2 triplex evi 550 bin tl ye bitirdik, havuzda vardı havuzla 700 bin tl tuttu. süper olmasa da iyi malzeme kullandık. müteahhit yoktu kendimiz koşturduk

Bir müteahhit olarak ortalama 500 bin tutar demeye geldim, ama müstakil evlerde fiyat hesabı her zaman şaşırtır.

Bu 500 bin lirayı her kalemi ayrı ayrı siz işveren olup yaptırırsanız diye düşünün, yoksa "bana bu binayı yap bitir teslim et" dediğinizde kimse 500 bine yapmaz.

Eğer iş İstanbul Anadolu yakasındaysa yardımcı olabilirim.

çok parametre olsa da, 500bin rakamı makuldür demeye gelmiştim. herkes söylemiş.

1) Evet
2) yüksek kredi kullanmak demek al -sat rakamının devlete bildirilmesi ve müteahhitin yüksek vergi odemesi demek. kısacası vergi kaçırmak istiyor.

evi satarken resmi olarak atıyorum 600 bin olarak gösteriyordur, o yüzden daha çok kredi alamıyorsundur falan.

Hiç ev alıp satmadım ama böyle şeyler döndüğünü çok duydum.

@akiskan teşekkürler.
banka sadece kullanılan kredi miktarını mı bildiriyor devlete? evin gerçek fiyatını ilgili makamlarla paylaşmıyorlar mı?

bir de projeye uygun olmayan bir çatı eğimi var. müteahhit merak etme ben iskanını alacağım onun diyor, rüşvet mi veriyorlar belediye çalışanlarına, nasıl ayarlıyorlar bunu?

www.milliyet.com.tr
evet maliye bunu takip ediyor ve yapılan çatıda genelde yapılan işlem çatıyı yaparken önce alçak inşa edip iskanı alıyorlar, sonrasında geçici çatıyı kaldırıp yerine plana uygun olmayan yükseltilmiş kalıcı çatı yapılıyor. çok karşılaşılan bir durum değil ama şikayet olursa o çatının yeniden yapılması gerekir.

@nhk ni youkosu
kredi başvurusu olunca evin değeri exper tarafından belirleniyor, inşaatın tamamlanma oranına göre de verilebilecek kredi miktarı tanımlanıyor diyorlar.
dediğiniz gibi müteaahitin satış maliyeye bildirme zorunluluğu vs. varsa o fiyattan bildiriyor olabilir. ama devlet bunun peşine düşmüyor mu banka bu kadar değer biçerken sen bu fiyata satmışsın nasıl oluyor diye?

İskani olmadığı için büyük ihtimal kredi tutarı düşük çıkıyor. İskani yoksa fazla yaklaşma. Müteahhit satana kadar her şeyi söyler sana. İskan aldircam tanıdık var der. Senin dairene 1.sınıf fayans yapcam jakuzi koycam da der. Müteahhit sözüne güven olmaz

www.instagram.com

Bence hiç bulaşma...

doğrudan sorun müteahhite. madem bu evin fiyatı 1200, ben bunun 300'ünü peşin, 750'sini kredi ile ödeyeceğim, işinize gelirse dersiniz.

düşük gösteriyordur. vergi kaçırıyordur.

saçmalamış.

kdv hariç fiyat mı veriyorsunuz diye sorun.

Toptancı değilseniz verilen fiyat kdv dahildir, öyle olmalıdır. Hatta bunu duvara yazmak da zorunluydu "fiyatlarımıza kdv dahildir" diye. Perakende müşteriye kdv hariç fiyat verilemez.

Saçmalamış +1

2000 lira kreşe ücret verip de 20 lira KDV yi size kitlemeye çalışan kreş çocuğunuza yemekte ne yedirir merak ediyor insan.
20 lira vermiyorum çocuğu gerekirse alcam deyin. Ekstra indirim bile yaparlar

benim çocuğun kreşi de öyle yaptı.
%1 kdv'li fiyat bu eğer ki devlet kdv'yi %8 yaparsa bunu yansıtırım demişti.
geçen gün mesaj atmışlar kdv %8 oldu diye.

Doktor değilim. Aklıma gelen ilk şeyi yazıyorum. İnternetten parmaktan kandaki oksijeni ölçen cihazlardan satın al ve eve yolla. Oksijen değerlerini ablan takip etsin. O biraz fikir verir belki? Doktorlar düzeltsin hatam varsa

en azından birisi gitsin doktora, test yaptırsın. pozitif çıkarsa filyasyon ekipleri gelip diğerleri için de işlemlere başlarlar.
bu süreçte, çocukla yanlarına gidemeyeceğinize göre, gönderebiliyorsanız paket servis yemek gönderin 2-3 gün en azından, çünkü kollarını kaldıracak halleri olmayabilir.
testleri pozitif çıkarsa, diğer yanıtta dendiği gibi bir oksimetre edinin. oksimetre korona olduktan sonra hastaneye erken gidip, durumu ağırlaşmadan tespit edebilmek için iyi bir alet.
geçmiş olsun.

184'ü arayıp durumu kendilerine izah ederseniz muhtemelen nasıl hareket etmeniz gerektiğini söyleyeceklerdir.

ablanız test yaptırsın. anlatılanlara bakılırsa büyük ihtimal pozitif hepsi.
doktora gitmeyi reddediyorlarsa yoğun bakıma giderler. bu kadar net.

184 gelip kapıda test yapıyor. Siz onlara en fazla sıcak yemek siparişi verebilirsiniz. Ya da göze alıp gidip yanlarına yerleşeceksiniz kimse de odasından çıkmayacak. Yemeklerini yapıp durumlarını takip edeceksiniz. Başka da elden bir şey gelmiyor maalesef.

Ablam aramis ve 112 gelip babami goturmus. oksijen 80. maske takinca 87. bunu duyunca beni zangir zangir bir titreme aldi. her yerim buz gibi oldu ve ben de evde kimildayamaz hale geldim stresten. ne yapayim bilmiyorum aklim durdu.

eskiden flashget vardı, onun bir de explorer arayüzü vardı. istediğiz işi yapabiliyordu.

HTTrack diye bir program buldum şimdi ama bu tüm siteyi indiriyor. İsterseniz offline takılabiliyorsunuz. Ama aslında istediğim dosya listesini döküp dilediklerimi indirebilmek.

"istediğim dosya listesini döküp dilediklerimi indirebilmek" - bunu web sunucu izin verirse yapabilirsiniz, programın marifeti değil yani.

"index of..." diye sayfalar görmüş olabilirsiniz, açıksa normal tarayıcıdan da görmeniz mümkün. aklı başında bir admin de açık bırakmaz. - www.acunetix.com

httrack "söylemezsen söyleme" diyor, linkleri takip ede ede ilerliyor.

m.youtube.com
dirbuster

""index of..." diye sayfalar görmüş olabilirsiniz, açıksa normal tarayıcıdan da görmeniz mümkün. aklı başında bir admin de açık bırakmaz."

@celeron, duyuru düne kadar böyleydi

ateş, kas kemik ağrılarıyla birlikte burun akıntısı vardı, covid pozitif çıktık.. ama gribin de belirtisi ateş ve burun akıntısı bilemedim :/ siz pozitifmiş gibi düşünün maskenize vs dikkat edin..

eğer ki 3-4 gün önce riskli temasınız olduysa test yaptırın.
burun akıntısı korona semptomları arasında olduğu gibi aynı zamanda diğer üst solunum yolu hastalıklarının da semptomlarından.
kalacak yeri olmayanları karantinaya alıyorlar bir yerde ama şartları nasıl bilmiyorum.

Arkadaşım temaslıydı, ekip önce arayıp bilgi verdi, evde kalın biz geleceğiz dediler.
Geldiklerinde arkadaşım belirti olmamasına rağmen ne olur ne olmaz diye belirti var dedi ve test yaptılar.
Belirti yok deseydi muhtemelen yapmazlardı ama bilemiyorum tabi.

Bir başka arkadaşım da temaslı olmasına ve temaslı listesine adı yazılmasına rağmen kimse tarafından aranmadı bile.

Benim testim pozitifti, kardeşimde birkaç gün sonra hafif öksürük ve boğaz ağrısı başladı. Aradık ilçe sağlık müdürlüğüydü galiba sonra eve gelip test yaptılar negatif çıktı. Kimse başka bir şey sormadı belirtilerle alakalı.

Siz zaten temaslı olduğunuz için evden çıkmamanız gerekir.

1- belirti var derseniz test yaparlar.
2- karantinadaysanız çıkmamanız lazım. çıkıp da hastaneye ulaşabilirseniz belirti var derseniz yine yaparlar.
3- araştırmayı bilmiyorum. hiç belirti olmamasına rağmen test yaptırıldığı günün öğle saatlerinde oksimetre 94 gösteriyordu akşama pozitif sonucu geldi. sonuçları negatif gelen 4 kişinin 98 gösteriyordu alet.

Yok karantinada değilim. Ayrı evlerdeyiz. Birkaç gün önce görüşmüştük. O zaman bir belirtisi yoktu.

@oz suser sağlık çalışanısınız galiba. o zaman oksimetre bu konuda bir kriter değil diyebiliriz. Bir haberde okumuştum sanırım belirti olmamasına rağmen oksijen değerleri düşükse erken tedavi oluyor diye.

yaşım 32, bilgisayar mühendisiyim, şu ana kadar milletin çalışmaya can attığı şirketlerde çalıştım, ara ara bi bok yapmadım hissi bana da geliyor.

Şu an kısaca yazıyorum ama işin özü kendine saygı. Büyük şeyler başarmışsin, gurur duymalisin

David Graeber dayının Bullshit Jobs diye bir kitabı var. Sanırım benzer bir iş yaptığınız için değersiz hissediyorsunuz. Unabomber manifestosunda da bu maddi açıdan doyurucu ama hiçbir tatmin hissi vermeyen işlerin toplumu nasıl kemirdiğinden bahsediyordu.

Yazılımcı olsanız da dönem dönem benzer şeyler hissedeceksiniz. Teknik açıdan çok iyi bir pozisyona geldiğinizde günün yarısını toplantılarla, diğer yarısını diğer yazılımcıların yazdığı kodu review ederek, "şunu nasıl yaparım" sorularına cevap vererek, gönderilen CV'lere bakarak geçireceksiniz.

Ev ve araba sahibi olmak artık beyaz yaka için lüks olmaya başladı (özellikle bekar veya aileden varlıklı değilse) Ben olsam kendimi şanslı azınlıktan sayar, hayattan keyif almaya bakardım.

Ben de mobile developer olarak çalışıyorum ve doktora yapıyorum. Ama bi bok olamadim hissi yüzünden psikolojik destek aldım uzun bir süre. Hala bi bok olmuş degilim ama bununla yaşamayı öğrendim.

Başkalarından saygı görmek istiyorsunuz hissi, içerde bi yerlerde kendinize saygı göstermeniz gerekli hissinden geliyor olabilir mi?

j r r tolkien hayranı +1
Saygı görmek istiyorsanız saygı duyacaksınız. Benim hayat görüşüm budur. Siz de biraz geçmişten gelen üzücü günlerden sonra gelen rahatlama sendromu var gibi. O yüzden de diğer insanlara biraz daha üstten bakmaya başlamışsınız.

bu hisler benide yokluyor ara ara.

yazilimcilikta okul ve iyi egitim muhakkak onemli. ama kendini gelistirmis cok adam var ve kimse bu adamlarin okulunu sorgulamiyor. benim onceki sirketteki liderim gida muhendisiydi mesela ve muthis adamdi. simdi almanyaya gitti.

xxx kazaniyorum diyen adam cok. kazanan da cok. ama sizin ihtihac duydugunuz para degil sanirim. paranin onemsiz oldugunu iddia etmiyorum tabii.

bence ihtiyac duygudunuz saygiyi insanlarin sorunlarini cozerek kazanabilirsiniz. kendi isinizden bahsetmiyorum.

eger yazilim gelistirerek birilerinin sorunlarini cozerseniz, hem saygi hem para kazanmaniz muhtemel.

ama ilk etapta dogrudan parayi hedeflemek cok makul gorunmuyor. bir sure daha sevmediginiz isinize tahammul edip, bu ketenpereden kurtulmaniz gayet mumkun.

ben de size farklı bir açıdan bakma fikri vermeye geldim.

öncelikle diğer arkadaşların da söylediği gibi maddi olarak kendinizi şanslı sayabileceğiniz bir konuma gelmişsiniz ve içinde bulunduğunuz bunalım sizi bunu görememeye itiyor.

eğer işiniz sizi gerçekten yormuyor ve sizden bir şeyler çalmıyorsa, önce bulunduğunuz konum ve elde ettiklerinizle mutluluk duymaya çalışın. bunu yaparken de bununla yetinip şükür loopuna düşün demiyorum bakın. halihazırda sahip olduklarınızla mutlu olmayı denedikten sonra kendinize, sizi mutlu eden şeylerden daha fazla ekleyerek zevk almayı öğretin. daha fazla kod yazın mesela. ama bunu mesleki bir zorunlulukla değil de keyif almak için yapacak olmanın rahatlığını hissederek yapın.
yani ben olsam öyle yapardım.
umarım daha da mutlu olursunuz.

bu sistemin ve toplumun getirdigi devamli kendini gelistir, hep daha iyisi ol baskisinin bilincaltiniza yerlesmesi de bir faktor bence boyle dusunmenizde.


sal gitsin baba.

Somut bir hedefiniz olması güzel bir şey. Türkiye'deki çoğu insanın bir hedefi ve hayalı yok. Düz ve klişe bir hayat yaşıyorlar ve farkında değiller.

Yalnız, sahip olduğunuz hedef ve hayal kendinizin için. Bir başkaları tarafından saygı görebilmek adına olmasın rica ediyorum. Bu benim için de geçerli.

Kendimden örnek vereceğim. Kendi adıma yapmaya çalıştığım; pişman olmayacağım ve iyi ki bu hayatı yaşadığım diyeceğim bir hayat yaşamak.

Biraz geçmişe gidiyorum. Sene 2017 (o zaman yaş 28) kendime verdiğim bir sözüm vardı. 35 yaşıma geldiğinde sahip olduğum tek şeyin kitaplar olmayacak. 35 olmadan gerçekleştirdiğim birkaç hedef/hayal oldu. Bunlar zaman içerisinde değişiyor, eviriliyor.

Kimseye hesap vermek zorunda değilsin, değilsiz. Belki hedeflerimizi/hayallerimizi gerçekleştirme fırsatını bulamayacağız ama bunun çabasını göstermek bile başlı başına bir macera. Hedeflerimizi ve hayallerimizi gerçekleştirmeye çalışırken gösterdiğimiz çaba/efor belki bizi çok farklı bir noktaya taşıyacak.

Ayrıca hangi sektöre gidersek gidelim, onlarca/yüzlerce gerizekalı insanlar çıkacak. Keşke olmasalar ama varlar.

Aileniz var, çocuğunuz var. Umarım hep birlikte mutlu hayat yaşarsınız.

Son olarak: j r r tolkien hayranı +2

"Konuşmayı dün öğrenmiş, ondan anlamam, bundan anlamam diyen kekoya amirim çekiyorum. Ayıya dayı demekten anam ağladı arkadaşlar."

valla ben burada jrr ve ona katılanlar gibi bir şekilcilikten ziyade mesleğin getirdiği yetersiz ortamdan yakınma görüyorum. yani benim ünvanım şöyle havalı olsundan ziyade, yaptığı işin kattığı manevi tatmin hissinden bahsediyorsun sanırım?
şu cümleden anladım:
"Vallahi bir bilgisayarcı dükkanı açıp format atsam işe suratımda kocaman bir gülümsemeyle gidip gelicem gibi geliyor."

eğer öyleyse bunda kötü bir taraf yok, benim için de kazandığım paradan çok yaptığım işin niteliği önemlidir. insan yaptığı işte katma değer üretemediğini düşündüğünde daha iyisini yapmak için motivasyon bulamıyor, bu da sıradan ve sıkıcı iş ortamı demek. challenge'lar bazı insanları hayatta tutan şeydir, bu açıdan seni anlıyorum ve söylediklerine katılıyorum.

ama şu saatten sonra maceraya gerek yok, risk alamayacak kadar kaybedecek şeyin var.
o yüzden iş harici bir tatminiyet geliştirmeye bakacaksın. hobi kısmına odaklanacaksın ilgi alanlarında, onlardan mutlu olmaya çalışacaksın. mevcut ekonomik düzende ne yazık ki çok çok az kişi hem iş hem de ücret tatminini bir arada sağlayabiliyor. daha gerçekçi yaklaşman gerekiyor. o sevmediğin iş hayatındaki sorumlulukları yerine getirmeni sağlıyor, sadece bu anlamda bile saygı duyup üzerine çok düşünmeden devam edeceksin. geri kalan zamanlarda seni mutlu eden şeylerle uğraşmaya devam.

seninle hemen hemen aynı durumdayım. 2 yıllık bilgisayar teknolojisi ve programlama bitirdim. dgs'yle top 10'daki üniversitelerin birinde bilgisayar mühendisliğini kazandım. okulu okurken kpss'ye girdim. iyi bir puan alarak bir devlet kurumunda vhki pozisyonuna yerleştim. o gün bugündür vhki'yim. 33 yaşındayım. bir taraftan okurken bir taraftan çalıştım. benden daha niteliksiz müdürlerin egolarıyla uğraşıyorum. okul okurken şöyle bir hisse kapılıyordum. okulda atom çarpıştırıyoruz, işyerinde mağara adamlarıyla mamut avlıyoruz. okul ile işyeri arasında o kadar fark vardı yani.

okulu benimle birlikte bitirenler şu an çok iyi yerlerdeler. birçoğu aselsan'da, havelsan'da, vs'de. tamam ben de çok parlak bir öğrenci değildim. ama okul okurken niteliklerini benden düşük gördüğüm insanlar şu an özel sektörde çok havalı unvanlara sahipler. bunların hepsi asgari ücretle işe başladılar. hatta bazıları uzun süreli staj adı altında para almadan çalıştılar.

Motivasyonunuz çok makul gelmedi bana, yani "saygı görmek". İnsan olarak böyle zaaflarımız var ama mesela sizin amirinize gösterdiğiniz saygı gerçek bir saygı mı? İsteklerimiz başkalarının bizim hakkımızdaki düşüncelerine bağlı olduğunda bunları gerçekleştirmek bir hayli güç oluyor kimsenin zihni üzerinde tasarrufa sahip olmadığımız için.


@jrr hayranının dediklerine katılıyorum bu yüzden. Kendinizi ve başkalarını ne fazladan gömün ne de fazladan yüceltin ikisi de sakıncalı bence.

Bir de demişsiniz ki "Bir yazılım firmasında çalışsam teknik açıdan çok iyi pozisyona gelebileceğimden eminim ama orada da artistlik yapacak bir sürü insanla karşılaşıp gelen gideni aratır moduna girmekten korkuyorum.". Madem kendinize bu kadar güveniyorsunuz neden memuriyeti bırakıp bir şirkette işe başlamıyorsunuz? Bence cevabı açık, her şeyin bir bedeli vardır. Devlette vasıfsız birine amirim dersiniz ama işiniz garantidir, olağanüstü haller olmadıkça kimse sizi işten atamaz, maaşınızı kesemez, sigortanı ödemiyorum, tazminatını vermiyorum diyemez. Ama özelde bir sürü risk alırsınız. Birine amirim/patronum çekseniz dahi sizi işten atabilir işinizi düzgün yapmazsanız. Ha tabi bu en kötü senaryo ama, hayalinizi yaşamaktan sizi alıkoyan bir şey yok aslında kendi konfor alanınız dışına çıkma korkunuz dışında.

Playing star again çok güzel yazmış, ben de tam o minvalde bir şey yazacaktım. Sizin yaşadığınız şey, her şeyi riske atıp böyle bir maceraya girememenin kompleksi. Müdürün garip tipler olması, vs vs herkesin yaşadığı şeyler. Ben de IT sektöründeyim, bir sürü dingil var maalesef.

Bu "x bana artistlik yaptı halbuki benden daha aşağı", "bu bana üst olamaz mal bi adam", "ben onlardan daha zekiyim ama z" gibi komplekslerden arınıp, meseleye daha temiz bakmanız lazım. Yolda görsen selam vermeyeceğin adama gerçekten de selam vermemek istiyorsan aileden zengin olman lazım ne yazık ki.

selamlar, şunu yazmak istiyorum ben de.

devlet kurumunda çok kısa süre, öğrenciyken yarı zamanlı olarak çalıştım. hakikaten çok mal insanlar vardı, üstüm olan. yahu bu insanlar nasıl girmişler memur olmuşlar derdim. çok da güzel hakları vardı. vasıfsızlardı ama o insanları kolay kolay kimse de atamazdı işten.

sonra mezun oldum, 5 yıldır özel sektörde çalışıyorum. mesleğimi ve gün içerisinde yaptığım işi seviyorum. yöneticilerim kalifiye insanlar, sizin belirttiğiniz o saygıyı görüyorum. ama özel sektör ne demek biliyor musunuz? benim o işi iyi yapmam, saygı görmem ama bu nedenle de üstüme iş yıkılmaya devam etmesi demek.

hızlı olduğum için saygı görüyorum.
düzgün çalıştığım için saygı görüyorum.
patronum da yöneticim de beni seviyor, çünkü işlerine yarıyorum.

saldırgan amaçla söylemiyorum yanlış anlamayın, buyurun o zaman istifa edip şansınızı istediğiniz yerde deneyin. ama ayrılmadan önce artılar/eksiler listesi yapın muhakkak. şimdiki işinizde kaybedeceklerinizi göz önünde bulundurun. bundan rahatsızlık duymayacaksanız, bunu göze aldığınız noktada her şey sizin.

kendimi yanlış ifade ettim sanırım, soruma edit yaptım arkadaşlar. son paragrafa bakabilirsiniz.

@tolkien hayranı ve ona katılanlar

Anladığım kadarıyla başlığı okuyanların büyük çoğunluğu "saygı" kısmına takılmış.

İsteklerinin ve yaşama arzusunun farkında olan birisinin bu koşullarının kabul görmesini istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Birilerinin değil kendi hayatımız için çalışmalıyız.

Ülkede ne yazık ki sürü psikolojisi var bir kişinin hatalı yorumunun peşinden herkes gidebiliyor maalesef.

dolari bozdur yahu, bosuna borc+faiz gerek yok.

kredi

aslında soru çok basit, 12 ay içinde dolar 9 lirayı geçer mi onu soruyorsun ama bilmiyorum.


ben olsam şöyle yapardım, çekebildiğim kadar uzun vadeli çekerdim, dolarım da cebimde kalırdı aydan aya da öderdim. tabi vade uzayınca faiz de artıyor.

para biriktirmek zor.

Yarı yarıya yapsanız nasıl olur acaba diye düşündüm. Birikmiş parayı komple harcarsanız tekrar birikmesi zor olur yani.

firez + 1.

sepet yapın. biraz dolar bozdurun, biraz da kredi çekin.

parayı elinizde tutun, çekebiliyorsanız 12 aydan uzun vadeli çekip aylık giderinizi düşük tutun.

ya da en kötü ihtimalle 12 ay vadeli de olsa kredi çekin.
toplu paranız sizde kalsın.

kredi çekerseniz ödemeyi nasıl yapacaksınız? Her ay taksit miktarınca dolar mı bozdurucaksınız?

kredi çekmek tabi ki.
dolar çok çıkıp inme trendine girerse dolar bozup erken kapatırsınız krediyi gerekirse

Uretimciler daha net bilgi verir ama o sutun satisa sunuldugunu sanmiyorum evet hos degil ama birisi onu icmemistir. O kadar ufak bir miktar sut uretim surecinden ayrilmissa geri girmez sisteme bence

Ben de atık süt olabileceğini düşünüyorum.

Trt belgesel'de sütün hikayesi diye bir belgesel vardı ve yanılmıyorsam torku fabrikasından görüntüler çekilmişti. Orda da direkt sütü kendi ineklerinden alıyorlardı. Birde epey analiz vs. yapılıyordu süte tabiki işin görünmeyen kısmı olarak müstahsilden ya da süt toplama merkezlerinden süt alıyorlar mı bilemiyorum.

bu da belgeseli:

www.youtube.com

torkuya süt verme imkanı, durumu yok videodaki şirketin.

Atık süt olup olmamasının bir önemi yokki. Bu videodaki görüntü atık sütle çekilmiştir, yarın atık olmayan sütle de çekilme ihtimali yüksek. Mevzu bir süt üretim tesisinde böyle bir görüntünün çekilebiliyor olması.

kirsehirhaberturk.com

"Bu tedarikçilerin ürettiği süt ve süt ürünleri İçim, Dost, Pervin, Laktika, Ayca, Berberoğlu ve Osmanlı markalarıyla satılıyor." demiş haberde.

github da react native boilerplate keywordleriyle arayabilirsiniz.
örnek:
github.com

çok teşekkür ettim.

tam kafamdaki buydu sanırım.

Muhtemelen yanlis okumuslardir. fatura uzerindeki endeksle sayac uzerinde yazani karsilastirin. Tutarsizlik vardir gidip itiraz edersiniz

of evet ya.

ilk okuma 1844
ikinci okuma 1947 yazmis. halbuki su an 1848'te sayaç.

8i 9 yazmis.
her yanlis okumada gidip boyle 160-170 lira iade mi isticez isi gucu birakip. otomatik hesaptan cekiliyor zira.
okuyan herifi gercekten dovmek lazim

sayaç 1947 e gelene kadar ücret ödemezsiniz.
uğraşmam diyorsanız dursun, önümüz kış :)

şimdi aradım igdaş'ı. pazar olmaz diye düşünüyodum ama düzelttiler. yarın aktif olacakmış.
fakat yarın aynı zamanda otomatik ödeme günü ve faturanın son ödeme günü.
otomatik ödemeyi şu an kaldırıp, fiyatın düzelmesini bekleyip sonra tekrar otomatik ödemeye almak lazım sanırım.

bir tek adamın bir yanlışı yüzünden bir sürü şey yapmak zorunda kalıyorum. neden insanlar titiz değil alt tarafı bir rakam okuma konusunda cidden garip.

emin değilim ama, olması gereken 188 tahsil edilse bile bir sonraki faturadan/faturalardan düşmesidir.

1- www.gebe.com
1 sene önce central hospital 4.500 tl , 3.5 sene önce acıbadem hastanesinde 13.000 tl idi.şimdiki fiyatlar yukarıdaki gibidir sanırım.
2- poliçe başladıktan belli bir süre sonra hamile kalınması durumunda doğum, muayene, çoğu test vs her şeyi kapsar.
tabi yapılan poliçenin de hamileliği kapsaması gerekiyor.

o fiyatlar en lüks hastaneler için geçerli
olsa gerek. hastanelerin şubelerinde bile fiyatlar değişken. mesela biz halkalı acıbademe gidiyoruz. bugün için normal doğum 7.5 sezeryan 8.

Maslak acibadem’e bu sene normal doğum 14bin küsur ödemiştik.

30-40bin dedigi full pakettir. Dogum oncesi rutin kontroller+Suit oda+dogumdan sonra odanin suslenmesi+fotograf+dogum sonrasi misafirler icin kokteyl+fotografci vs

Bu sekilde 70 80e kadar yolu var

Esenyurt reyap hastanesi 4.5 bin doğum. Kontroller vs derken 10 binlik olursunuz.(arkadaşın çocuğu oldu)

Beylikdüzü medicana 9-10 bin tl Doğum . Kontrollerle 20 bini buldu(bizim çocuğumuz oldu)

pc den güncellerken bende de 2 kere hata verdi, usb portunu değiştirip tekrar deneyince kurdu sorunsuz.
macbookta nasıl olur bilmiyorum.

Geri Yükle dersen sıfırlar ama zaten iTunes üzerinden güncelleme isteğini başlattıysan önce bir yedek almıştır. Telefonu bağladığında iTunes'da özet sayfasında son yedeğin ne zaman alındığı yazıyordur. Bir de iCloud yedekleme açıksa ve telefonu geceleri şarj ediyorsan zaten iCloud yedeği de vardır. O yüzden o seçeneği değerlendirebilirsin.

Çok gitmiyorsanız tamamlayıcı sağlık Sigortası yaptırın. Acıbadem olmasa da medical park vs ile anlaşmalı olanları maliyeti onda birine düşürebilir.

Tam fiyatları bilmiyorum ama, şuraya bir cevap yazmıştım :
www.eksiduyuru.com

şirkete özel grup poliçesinde bile bu sene fiyatlar 4-5 bin civarıydı başka bir sigortada.
2 çocukla eşime 10 ar kez ayakta tetkik, tedavi, görüntüleme hakkı olan tamamlayıcıyı 4.000 liraya yaptırdım bu sene.
acıbadem gibi birinci sınıf hastaneler yok, en bilineik medical park var

37 yaşında kansere yakalanmış ve 3 senedir mücadele eden biri olarak söylüyorum, "imkanları zorlayarak ta olsa yaptırın", arkadaşlar.Benim başıma gelmez demeyin,gelebiliyor..Devlet hastanesinde yüzünüze bile bakmıyor doktorlar,hele bu pndemi döneminde hiç düşünemiyorum oraları.Özele gidiyorum ve su gibi para gidiyor.Sorsanız "kanser hastalarına tüm hastaneler bedava derler",yerseniz..

Bu paraya boşa gidiyor gibi bakma,sağlıklıysan,hastaneye az gidiyorsan zaten primlerin bir süre sonra düşecek.sigortanın ilkyılında bilerek yüksek fiyat veriyorlar çünkü genelde ilk sigortayı yaptıranların bir rahatsızlığı çıkmış oluyor,bunu saklayıp sigorta kalkanı altına girmeye çalışıyorlar.bu yüzden klozlara bazı hastalıkları ilk yıl kabul etmediklerini,doğumu ikinci senede karşılayacağını falan yazıyorlar.

İlerki yıllarda primin daha düşük olacak ancak hastalık riskin artmış olacak,kötüyü düşünerek seni rahatsız etmeyecek bir sigortayı yaptır.

Aç kalsam da gider sağlık sigortası yaptırırım. Medical parka gideceğime devlet hastanesine giderim. Ya iyisini yaptırın ya da hiç para vermeyin. En kötü a sınıfı hastane yatarak tedavi yaptırın

32 yaşında kadınım benim poliçe tutarım da 7000 civarında. allianz benimkide, 10 yıldır sağlık sigortam var daha önce hiç kullanmamıştım, myıs ayında acil bir ameliyat olmam gerekti, devlet hsatanelerinde zaten ameliyat yasaktı (çok çok acil bir ameliyat değildi ama benim için önemliyi, safra kesemi aldırdım taş sebebiyle) koç üni hastanesinde 2 gün tetkikler sürdü, 1 gün hastanede yattım, 50.000 tl fatura çıktı. tetkiklerin %20si hariç hiç bir şey ödemedim.

pahalı değil, özel sağlık sigortası verdiğiniz paraya değiyor.

Evet hepsi tüpraştan geliyor, ama istasyon hile yaparsa az basıp çok gösterir belki, bence deneyip ucuz olanı kullanabilirsiniz.

Sorduğunuz soru hakkında bir bilgim yok. Ancak aynı firmanın farklı istasyonlarında bile fiyat farkı çok fazla.Geçen ay Ankara Çayyolu ile Maltepe arasında 70 kuruş farkla gaz aldım.

Bence hepsi aynı değil. Mesela aygaz almıştım bir kere mecburiyetten. Enjektörlerden ses gelmeye başlamıştı, araç bildiğin dizel gibi sesli çalışıyordu. O depo bitince tekrar sessizleşmişti. Ben aynı markanın ucuza satan istasyonundan alıyordum hep. Örneğin PO Kabataş hiç bir zaman indirim yapmazken, Cevizlibağ'daki neredeyse sürekli indirimli satıyordu(yıllar önce). İkisi de güzergahımda olduğu için tabii ki ucuz olanı tercih ediyordum. Aygaz isterse daha da ucuza versin almazdım ben. En güzeli deneyin birer depo çevrenizdekilerden zaten karar verirsiniz sonra.

Firmalar gazi (ve benzini) Tuprastan alsalar da iclerine kendilerine gore katki maddeleri koyuyorlar. Katkilar genelde firmanin dagitim merkezi seviyesinde denetleniyor ama bayi seviyesinde ne kadar denetleniyor bilmiyorum. Markalar arasi kalite farki oldugu kesinlikle dogru.

Bayinin dagitim merkezine ne kadar uzak oldugu fiyati etkiler ama cok degil. Bayilerin belli bir kar payi var fiyatin icinde ve daha az kar etme pahasina daha cok insan gelsin diye daha ucuza satabilirler. Bunun disinda pompa seviyesinde hile yapan bayiler eskiden cok yaygindi, simdi durum nedir bilmiyorum.

hepsi gazı da benzini e dieseli de tüpraş tekelden alıyor.
gazda değil de, benzinde ve dizel de katkı maddeleri katarak daha çeşitliymiş gibi gösterip daha pahalı satabiliyorlar.

lpg’de eskiden bazı markalarda katkı vardı. son durum nedir bilmiorum.
aygaz katkılı diye reklamını yapıyordu örneğin.
sanayideki ustalar da enjektör katili diyorlardı aygaz otogaza.

ayın 1 inde ara diyorlar

arayıp sormak lazım. bi de minoto.com dan bakabilirsin.

mobile.donanimhaber.com
şurayı takip edin. burada paylaşabiliyorlar

Kadıköy servisine bin
Kadıköy’de indikten sonra yolun hemen karşısından Üsküdar sarı dolmuşları kalkıyor 10 dakikada gidersin Kadıköy’den

E-11 otobüs e binip;
1- kadıköye gidip sarı dolmuşa binebilirsin
2- uzunçayır durağında inip
2a- metrobüsle söğütlüçeşmeye geçip marmaraya binebilirsin
2b- metroya binip ayrılık çeşmesinde inip marmaraya binebilirsin
ya da
sabihadan pendik yht otobüsüne binip oradan marmaray a binebilirsin

siz yine veterinize danışın ama genelde şu mamayı öneriyorlar ;

www.hillspet.com.tr

www.advanceturkiye.com
biz şundan kullandık bir dönem.
ancak bizim kedi daha genç. 6 aydan sonra normal mamaya döndük 2 senedir problem yaşamıyoruz.

herkes takım giyerken düz siyah/koyu lacivert (Mavi'den mi ne almıştım) pantolon ve üstüne şık ama yine sporca(smart casual) gömlek giyip gittiğim oldu. Bana ne takım falan yok ve giyemem.

Şort abartı kaçabilir ama.

Normalde mayıs ayından eylül sonuna kadar hiç pantolon giymeden şortla yazı geçiren biriyim ama düğüne gideceksem giyeceğim en spor kıyafet şort olmazdı herhalde en azından bi kanvas pantolon bi keten gömlek giyilir.

düz bir şort üstüne gömlekle gidilir.
niye gidilmesin?

gidilmez. umursamaz olursunuz.

Gidersin tabii. Kendine, arkadasina ve onun düğününe ne kadar saygı duyduğunla alakalı bir şey.

gidilmez.
şortla herhangi bir davete gidilmez zaten.
görgüsüzlüktür.

gidilmez tabiiki. dress code denen şey bu yüzden var. düğün gibi artık herkesin bu dress code'u bileceği(?) etkinliklere yazmıyorlar.
rahat bir keten pantolon olur, şık bir yazlık pantolon olur. ama şort veya kot/jean olmaz. aykırı ve cool olacağını düşünmeyin sakın.

kot, jean dress code mantığından bağımsız olarak; şort aslında erkek çocuklarına has bir kıyafet olarak tarih sahnelerine girdiği için yetişkinlerde ve böyle zaman/mekanlarda iyice saçma oluyor.
ayrıca bknz: kısa pantolon. ve/veya hala uk'de yaz kış küçük erkek çocukların şort giymesi, baknz:royal family. falan filan.

sakın şortla gitmeyin. 15 yaşın üstündeyseniz tartışmak bile saçma. kır veya plaj düğünü olması bunu değiştirmez.

Kır düğünü de olsa gidilmez bence

hocam hollywood filmleri sahnelerindeki yakışıklı adam gibi sanıyoruz ve kendimize yakışacağını düşünüyoruz bazen böyle durumlarda, ama burası Türkiye ve malesef şortla gidilirse garipsenir ve önemsememiş yaftası yersiniz. Benim düğünüme şortla gelen olsaydı öyle düşünürdüm.

Parmak arası terlikte giy oldu olacak :)

gitmemek doğru olanı ama illa gideceksen keten gömlek keten bi dizshort alttan dexter/ timberland olsa olur. bakayım nette var mı öyle bi tip. shortun lacivert olmak zorunda.
aha buldum. www.trendyol.com

Yabancı düğünlerde görmüş olmayasınız?

@Unde bach canim, evet sanırım @bugisme nin de bahsettiği kareler canlandı gözümde

Ben son 1-2 yildir sort ve gomlek ile gidiyorum dugunlere. Dugunler de esimin kuzeni, arkadaslar falan. Sadece benim kuzenin dugune pantolon gomlek gittim onu da halam ozellikle istedigi icin.

sorumsuz insanlar, her yerdeler maalesef. verem kanser sebebiler. herhangi bir konuda görgüsüz insanlar böyle oluyor. sadece kendilerini düşünüyorlar. kiracı mısınız? evi değiştirin? kolay değil tabi de

müteahhitlerin çoğu ne yazık ki pislik. inşaatlarda ses geçirmezlik malzemeleri pahalı olduğu için kullanmıyorlar. onların pisliği + üst komşunun hıyarlığı bir araya gelmiş.
bir an önce o evi terketmeye bakın.

@everythingok

Evet kiracıyım ama iyi ki kiracıyım. Ev sahibi olsaydım iki taraftan biri birbirini boğazlardı.

Yani insanlar sorumsuz da o kadar mı muz cumhuriyetiyiz yani alt katta oturanı koruyan bir tane kanun yok mu?

Tatlı dil nedir bilir misiniz ben matematik öğretmeninden birşey ogrenmedim lakin bir atasözü derinden etkiledi, tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır bir pasta ile bir kurabiye ile kendilerine ulaştınız mı ? Gönül yaptiniz mı ? 10 Muharrem den sonra aşure yapıp kendilerini ziyaret edip konu anlatılır. Ne zaman temizlik yapılacağı ne zaman çocuklarin kosacagina anneleri düzenler. Çocukların evde koşması kadar doğal birşey yok toplu yaşam alanlarında Türk örf adedinde görülen kısımlar. Temizlik için sadece pazarteside anlaşılabilir.

Ev sahibiniz de çok lüzumsuz bir cevap vermiş saygısız beyefendi.

Bizim de bina içi farklı bir sıkıntımız oldu, maalesef kimse ilgilenmedi, herkes birbirine gönderiyor şikayet mercileri. Muhatap bulamadık.

Kameraya çeksen, belki özel hayat ihlalinden senin basın derde bile girebilir. Güzelce konuşarak anlamıyorlarsa misilleme denenebilir, fakat yine siz zarar edebilirsiniz.

@protrek

Sevgili dostum, tatlı dili ben gayet iyi biliyorum. Defalarca güzel bir dille uyardık. "rahatsız oluyorsanız müstakil daireye taşının, sizin çocuğunuz olsun ben de size gelirim" seviyesinde cevap veren bireyler bunlar.

Evdeki çocuk gece 1-2'de koşmaz. Türk örf adedini kendinize göre yorumlamayın lütfen. Bunlar nerede oturulur nerede kalkılır terbiye verilmeyen çocuklar.

16 yaşında sigara içen çocuğa küllerini pazartesi günü at lütfen diye ricacı mı olalım?

Aklımı çıldıracağım.

Bazen böyle durumlarda taşınma seçeneğini de değerlendirmek gerekebilir, üst komşu bir de ev sahibiyse zaten hiç umursamiyordur muhtemelen

apartmanda çocukların koşması dünyanın neresinde doğaldır acaba çok merak ediyorum. hele geç saatte ya da sabahın köründe koşması. bizim üstümüzde de var böyle dağdan inme ayı bir aile. 5 yıldır o iki veledin sesine uyanıyoruz. açtığım duyuruya da bakabilirsin. bir araba hakaret işittik üstüne bir de. ailesi çocuğunu dizginlemezse ailesine de, ona da sayıp söverim ben kimse kusura bakmasın. bence ya siz taşının, ya da onların taşınmasını sağlayın. başka türlüsü imkansız gibi.

benzerini olaydaki çocuk değil ama eşşek kadar adamla yaşadım. denemediğim yol kalmadı.
duyuruya da yazmıştım hatta.

en sonunda artık dövme vs değil direk öldürme amaçlı evden küfrede küfrede fırladığım bir akşam, arkamdan çığlık çığlığa gelen karımın halini görünce kendime geldim.

sonrasında taşındım. bu olayı kendime yediremeyip bir müddet daha akşamları gidip evin civarında pusuya yattım, sokakta denk getirip ağzını burnunu kırayım diye.

şimdi arkama dönüp baktığımda diyorum ki iyi ki o gün karım arkamdan gelmiş, iyi ki attığım pusularda elemanı denk getiremedim.

kısacası taşının, hiç uğraşıp canınızı sıkmaya değmez.
normal vatandaş olarak hiçbir şekilde çözemezsiniz.

Konuşmak falan çözüm değil. Geçmiş olsun. Evden çıkmadığınız sürece huzur bulamazsınız. Laf anlatmaya çalışmanız imkansız böylelerine. Hiç kendinizi yormayın. Evden mümkünse hemen çıkın.

Adam beğenmiyorsan çık demiş yerinde olsam çıkardım. Ben olsam laf anlatmam ne uğraşacam ben or. çocukları ile.

sinir stres sahibi olacağına taşın bence. kaba kuvvet ile çözmeye kalkarsan sonuçları senin için daha kötü olabilir.

Daha iyi yönlendirenler olacaktır ama ingilizce bilmeden; stackoverflow'da kod ile ilgili çözümleri bulamadan, tartışılanları anlamadan o iş biraz zor olur.

maksat yazılımcı olmaksa (işin network tarafı vs de var)
veri yapıları dersi > algoritma dersi > bilgisayar mimarisi dersi > işletim sistemi dersi > yazılım mühendisliği dersi sıralamasıyla gidilebilir.

1- boşa kürek çekmek değildir. anlayarak ilerleyince ilerde faydasını görüraünüz.

2- çok yazılım dili bilmektense yazılımın (dillerin) temel mantığını bilmek daha önemli. temel mantık oturnca bir dili orta halli öğrenmek 1 ayı geçmez.

3- bu beklentiyle alakalı. iyi yazılımcı ile daha iyi yazılımcının farkı yukarıdaki ders konularına hakimiyetle oluşuyor.

bu şu ana kadar çeşitli projelerde çalışmış olduğum yaklaşık 40 mühendisteki gözlemim.

piyasada daha tecrübeli birisi aksini iddia edebilir, sayfı duyarım.

@archmage +1, önce dil problemini çöz. İngilizce bilmeyen yazılımcı olmaz.
@oz suser +1. Küçük bir ekleme, network'çü olmayacaksan bile bence network dersini de al. Security'ci olmayacaksan bile security dersi de alabilirsin, ben faydasını gördüm.

Küçük projelerde alaylı/okullu olmak farketmiyor da işler büyüdüğünde bu derslerde öğrendiklerin çok önemli hale geliyor.

ingilizce olmadan yapacagin her sey bosa yatirim gibi olacak biraz malesef. once ingilizce sart. kaynaklarin %99u ingilizce, hayatimda turkce bir sey aradigimi hatirlamiyorum. eger kariyer olarak yazilim dusunuyorsan ingilizce cok daha onemli calisacagin urunlerin cogunun supportunu/satisini yapan adamlar yabancilar, bunlarla toplantiya girdiginde ingilizcenin onemini daha da ortaya cikacak.

yazilim, tasarim gibi uretkenlik gerektiren alanlarda bilgini test etmek icin sinav gibi seylere ihtiyac oldugunu dusunmuyorum, elde ettigin ciktidan kendi kendini degerlendirebilirsin.

hem ilgili alanda okuyup ayni zamanda da alayli biri olarak zaten muhendislik dalindan mezun oldugunuz icin ilk asamada teorik dersleri almaniza gerek oldugunu dusunmuyorum. eger uzmanlasmak istediginiz bir alan olursa oraya yonelik arastirmalariniza gore zamani gelince degerlendirirsiniz.

ozetle ne yazmak istediginizie karar verip o dilden baslamaniz daha dogru olur (ingilizceden sonra veya paralel). (yazilimci cesitleri: backend developer, frontend developer ios developer vs)

Ben biraz gitmeme taraftarı olduğunu hissettim yazdıklarından.

Böyle durumlarda artı eksileri yazmak, buna gore karar vermek iyidir.

Yazdıklarından şunu anladım sen orada ayar kaçırırsın.

tek katkısı para olacaksa, anlattığınız şartlar altında ben olsam gitmezdim.

Yurt dışı deneyimim olsun, buralardan sıkıldım vb gibi bir amaçla değil de çok da ihtiyacınız olmayan bir meblağ için gidiyorsanız, behsettiğiniz özelliklerinize bakarak bence "değmez" diyorum.

Yazdıklarınız yüzünden pek gitme taraftarı olmadığınızı düşündüm; Avrupa ülkeleri, Amerika, kanada vs gibi ulkelerden biri olsa biraz zorlayıp gidin, en kötü beğenmezseniz dönün derdim de şu şartlar altında kendinizi zorlayıp boşu boşuna psikolojik baskı altında hissetmenize gerek yok gibi geldi.

giderseniz pişman olacaksınız sanki. öyle bir hava sezdim yazdıklarınızdan. üçüncü bir göz olarak burdan böyle gözüküyor.

Maaş dolarla olacaksa, 3 yıl sonunda Türkiye'den bir iki ev alacak kadar para kazanacaksan git.

vergileri sigortası vs kesilince alacagın para 13.000 dolar diyelim. bu paralara iş teklifi gelen biriysen türkiyede'de en azından 15.000-20.000 tl maaş alıyorsundur. bu paraya zaten burada istediğini yaparsın, bi de bonus alsan zaten para derdi yok.
yurtdısında alacagın para ciddi anlamda fazla bi para ama zaten burada da parasal anlamda sıkıntı yaşamıyorsun ki. hee diyorsan ki ben burada 1-2 sene calısıp sonra kazandıgım parayla iş kurucam ya da emekli olucam mantıklı tabi.

ve son olarak unutma. zamanın geri dönüşu yok, paranın var. böyle fırsat her zaman önüne gelmeyedebilir. durumu her yönüyle düşün öyle karar ver.

tinyurl.com

platformda hayat için şu linki oku. biri Q&A yapmış reddit te.

öncelikle internet berbat. film dizi oyun ps4 xbox kitap vs götürmen gerek.
8 ay çok uzun bi süre. 15 gün karaya ayak bas sonra dön. ve 3 sene tekrarla. hapis bu
midende sorun var demişsin. doktor görmek isteyeceksin. test tahlil xray bilmemne, bunlar için 8 ay beklersen ölürsün
tr de bişey oldu, kardeşin ilgilendi, peki er ya da geç gitmen gerektiğinde ne olacak? 8 ay mı bekleyeceksin?

3 yıl kontrat olmasa sadece 8 ay olsa belki yapılır. belki hiçbi sorun olmasa iki kez yapılır, 16 ay, 1,5 sene olabilir. ama 3 sene çok uzun geldi. ayrıca 3 sene kontrat imzalarsan 4. kez gittiğinde erken dönmen gerekecek, buna okey diyorlar mı? yoksa 5x8 ay = 40 ay kalman gerekecek.

Hayat kısa, belki bazıları için daha kısa. Hayatının 3 senesini böyle bir işte çalışarak geçirmek ister misin?

Ben bunu bi düşünmeni isterdim.

Paraya ihtiyacın yoksa boşver.

vergi sigorta ne kesilecek bilemiyorum ama ben 3 sene için gider sonra da emekli olurdum. 36 ay maaş alacağını düşünsen hiç masrafın olmayacak gibi düşünüyorum. ayda 13 bin net kalsa 468 bin dolar eder. bu parayla ev falan alacak kadar salak olmadığını düşünüp misal bunu eurobond vs bassan yılda 20-25 bin dolar civarı faiz alırsın. ben düşünmez giderdim.

3 sene çile sonra da emeklilik. oh mis.

ahkam kesiyorsun diyenlere: zorluklarını tahmin ediyorum. internet ve telefon çekmeyen çöl ortamlarında aylarca çalıştım. en yakın yerleşim birimine bile ulaşım imkansız, doktor gerekse 5-6 saat mesafedeydi. yani helikopterle doktor falan imkanı mükemmelmiş. böyle ortamlarda ölmüyorsunuz hatta biraz güçlenerek çıkıyorsunuz.

not: csb çalışması olduğunu düşünüyorum. 7 verdim.

psikolojik sıkıntılarınız var ise ve paraya da ihtiyaç yok ise gitmeyin derim. sevgiliniz yok, yani size destek olacak birisi de yok.

olurda abd'den, kanada'dan falan teklif alırsanız orayı düşünürsünüz.

Anne babanız için iyi eğitimli bir bakıcı ayarlayıp gidin.

Psikolojik durum gözardı edilemeyecek kadar muhim. Hatta her şeyden daha önemli. Sizin çok fazla soru işaretleriniz var, ağır pişmanlık yaşayıp dönmek isteyebilirsiniz. Bence gerek yok, baya pis bir iş ve tehlikeli

Psikolojik durum gözardı edilemeyecek kadar muhim. Hatta her şeyden daha önemli. Sizin çok fazla soru işaretleriniz var, ağır pişmanlık yaşayıp dönmek isteyebilirsiniz. Bence gerek yok, baya pis bir iş ve tehlikeli

Selam,

Tek çocuk olmama rağmen söylüyorum, bana bugün bu teklifle gelseler, adamların konuşmalarının bitmesini beklemeden "nereyi imzalıyoruz?" derdim.

30 yaşındayım. Tek çocuğum.

Ancak 3 senelik gurbetten sonra hem ailenize daha iyi bakabilecek bir duruma geleceksiniz, hem de ileriki hayatınız kolaylaşacak. Bence de duruma göre iyi bir bakıcı/yardımcı ayarlayıp gidiniz.

kimisi yazdığımı okumamış uzun diye herhalde ya da başlığı okuyor kafasında bir yargı oluşuyor sonrasında yazdığımı okusu da gene kafasındaki önyargıya göre yazıyor. çok kırıyorsunuz beni.

yukarıda da dedim, 1-2 sene çalışayım bu kadar biriksin de şunu yaparım diye bir amacım yok. lakin şöyle de bir durum var para yani bu. her adımında lazım. cebinde fazla para olsa fena mı? sadece önceliğimde yok. daha önce bundan fazla paraları batırdım ben de ailem de. rahip krizinde. resmen bedavaya hastane yaptım 1 kuruş da alamadık hasbdhsj.
ha bir daha o kadar çalışabilir miyim? öyle çalışma şansımız yok. gerek yaş gerek ortam olarak. neyse konu dallanmasın.

@sttc orada beni zorlayacak olan yemek ve istanbul'dakiler olacaktır diye tahmin ediyorum. diğer şartlara benzer şartlarda çok çalıştım. yani bir de iş ahlakı var. elbette ki yapamayınca yapamıyorum diyebiliyorsun kafana silah dayamıyorlar ama çok uzun süreç belirli günlerde helikopter geliyormuş mesela. ve yerine adam bulacaklar. kendi işimden de biliyorum. birisine bir işi verdiğinde bırakıp giderse ne olur. çok büyük zarar veriyorsun iş geri kaldığı için. doktor sayısı yemek kumanyası suyun her şey sayılı, adamlar sana göre plan yapılıyor keza iş de sana göre planlanıyor. arkadaşım bana güvenmiş beraber çalışma ortamı sunmuş. ben yapamıyorum gidiyorum diyip onu utandırmak benim iş ahlakımda yok. ki aynısını da geçmişte yaptım. sırf arkadaşıma söz verdim diye 5 şantiyeye aynı anda baktım 1 sene de maaş almadım. yokluklar içinde toparladık büyüdük.
kısacası kendi malım olsa parasına sıçayım diyip çoğu şeyi yakarım yakmışımdır da ama işin içine başkaları girince kendi malımdan kendi işimden daha çok özen gösterir emaneti olarak bakarım.

yani bir de aileme sürekli olarak bakma değil benim dediğim acil ağır durumlarda. şuanda da zaten şehir dışındayım sürekli de farklı illerde oldum ama acil bir şey olsa ertesi güne düşüyordum ya da ameliyat olacaksa o güne ayarlayıp gidiyordum. ben annemden babamdan da böyle gördüm. ben üniversitede hasta iken annem her ay 10 günlüğe eve gelir kalır dönerdi. bunu türkiye içinde de yaptı. rusya'ya ve kazakistan'a gelerek de yaptı.

son olarak dumbest söylediklerinizden şunu mu çıkartmalıyım, hocam duyurudan bi eleman var benim bu iş için gerekli yetilerimin olmadığını söylüyor sen her ne kadar uygunsun desen de o olmaz dedi. demek ki yokmuş ben sizinle çalışamam. kusura bakma mı diyeyim?

mayış 10bindolares var mı?

@duyuru kullanicisi. yok efenim asgari ucret+ sinirsiz akbil ve ticket. cumartesileri oglene kadar.

@turbo o zmn bulaşma hacı. cumartesi çalışılmaz.

Off shore deneyimini yurtdisi deneyimi olarak algilamak yanlis bence. Daha cok parali askerlik gibi. Fazlasiyla kuralci, herseyin kisitli oldugu bir hayat.

"her yemeği yiyemiyorum. uzun süre mide problemi çektim şimdi psikolojik takıntılarım var uçağa vs asla binemiyorum otobüse de binemiyorum. midem bulanır da çıkarırım uluorta diye. sinemaya da gidemiyorum. kapalı ve istediğin zaman çıkamayacağın sıkış tıkış yerlere girince daralıyorum." bundan sonrasini okumadim, sen platforma ciktiktan sonra baski balata kacirmaya baslar, 8 ayin sonunu getiremezsin.

kimse kimseye haybeden oyle bir maasi vermez, genelde oldukca sikintili ulkelerde kamplarda silahli korumalar esliginde falan expat olarak takiliyorsan petrol sirketleri para muslugunu sonuna kadar acar seni cekebilmek icin. Benim bu tarz isleri yapan tanidigim biri var ama herif kopuk ucurtma, 50 yasina gelmis hala hayatini duzene sokamamis gunluk yasayan kafasi hafif(nazikce hafif diyorum) gidik biri. Normal insanin yapabilecegi isler degil bunlar, akil sagligini kaybedersen milyon dolarlarin da olsa bir boka yaramiyor.

sivrisinek+1
örnek olarak şurası var -> g.co
gizli özellik açma vs. işi yapıyorlar. adamlar aşırı yoğun. şehir dışından geldim şunu yapar mısın dediğinde yok doluyum 3 gün diyor.

Aman abi diyenler gelmeden bende söyleyeceklerimi hızlıca yazayım.

Tanıdığım herkesi kendi işlerini yapmaya yönlendiririm.başka birisine mesaini harcamaktansa kendi işine harca derim.ama bu yarın sabah kazanmaya başlayacaksın anlamına gelmez.emek vermen,uğraşman gerekecek.sabırlı olup uğraşmalısın.

Hedefini ne olursa olsun şeklinde belirleme,seni kitleyecek mesleklerede bulaşma.birilerinin gelip senden alışveriş yapmasını bekleyeceğin işler değil bahsettiklerim.elektriğimi biliyorsun onun üzerinden yürü.yukarıdaki arkadaşların yazdığı oto elektroniği işi güzeldir mesela.ufak ufak birşeyler getirip satabilirsin,elektronik çözümler,otomasyonlar sunabilirsin.teknik bilgi her zaman kazandırır.

Şu an zor zamanlardan geçiyoruz evet ama bu bir engel değil.şimdiden başarılar.

hangi işi kurarsanız kurun şayet ilk bir yıl hem kendi hayatınızı (eviniz kiraysa kiranız, çoluk çocuk varsa onların harcamaları, sağlık için acil durumda camı kırınız parası gibi gibi) hem de işle ilgili bütün kurulum giderleri ve sabit giderleri (sgk-bağkur primler, vergiler, kira, stopaj, beklenmedik giderler vb) karşılayabilecek öz sermayeniz yoksa, özellikle böyle kriz dönemlerinde iş kurmak çok ama çok riskli. ha tutan örnekler anlatabilirler size, borçla harçla açılmış ama bir şekilde rüzgarı yakalamış olan, yüzdesine bakmanız gerekir böyle durumlarda. mesela kosgebin uygulamalı girişimcilik desteğiyle özsermayesiz açılan işyerlerinin yüzde kaçı batmış bir araştırın.

j r r tolkien hayrani+1, yol haritasını şimd çizmeye başlasanız en iyi ihtimalle 5 yıl sonra hayata geçirebilirsiniz rasyonel bir çerçeveden baktığınızda.

benzer yönlerimiz var sizinle sanki :)

Açıkçası bende düşünüyorum ticaret.Kafamda tasarladığım birkaç proje mevcut ancak hala b ve c planlarım olmadığı için dalamıyorum. Düz dükkan aç al sat yap fikrine pek katılmıyorum çünkü o bir noktadan sonra yoruyor. Yaratıcı bir fikirle ticaret daha mantıklı

Not : krizi fırsata çevirmek için bu sıralar dükkan açmayın daha hızlı batabilirsiniz

İşin mutfağını bilmediğiniz herhangi bir işe patron olarak girmeniz, yalnızca başarısız olmanızı sağlayacaktır. Mutfağını bileceğin, detayını bildiğin, ya da en azından tanıdıklarının olduğu işlerle uğraşmanı öneririm.

Kozyatağı Acıbadem Cem bey normal doğumu destekliyor ve çok ilgili

-Medical Park Göztepe'de Gökmen İyigün var. Tavsiye üzerine gittiğimiz, eşimin de oldukça memnun olduğu bir doktordu kendisini, bana göre saçma sapan tavırlar içinde bir adamdı. Bir sebepten kendisiyle tartışarak süreci bitirdik. Hakkını yemeyelim, tartışma sonrası hastaneden çıktıktan sonra telefonla arayarak hamileliğin problemli geçebileceğini, bazı durumların olduğunu bu durumların ilerleyen dönemlerde kendiliğinden geçebileceğini ancak tedirgin etmemek için o güne kadar söylemediğini, bundan sonra takip edecek doktorun işinde iyi biri olması gerektiğini söyledi.
-Kozyatağı Acıbadem Cem bey'de ilk doğumu yaptık. Aşırı kalabalık oluyor.Problemli bir hamilelik dönemi geçirdik. Süreci oldukça kötü yönetti diyebilirim. Ayrıca aylar önce kendisinin planladığı doğum tarihine 2-3 hafta kala, doğum zamanı tatilde olacağını söyledi. (sonra doğumdan 2-3 gün önce istanbul'a döneceğini belirtti)
-2. çocukta süreci Cengizhan Kolata takip etti. Araştırınca farklı bir olay sebebiyle çok da iyi yorumlar görmeyeceksiniz :D
Ama eşim de ben de aşırı memnunduk hem ilgi alakasından hem sabah akşam demeden gerektiğinde ulaştığımızdaki tavrından ve operatörlüğünden.

Ben Medicana Kadıköy Timuçin Timuroğlu’na gidiyorum doğumum da haftaya olacak. Hastane çok kalabalık oluyor bugüne kasar randevu saatinde giremedik hiç, en az 1 saat sarkıyor. Onun haricinde iyi bir doktor kendisi memnunum.

Dr Emrah kol ataşehir FLORENCE NIGHTINGALE. Çok dobra ve düzgün bir adam. Acayip ilgili, sabaha kadar sor anlatsın.

doğrudur, ama fe dev. olmak için bolca html ve css de öğrenmeniz gerekecek, python öğrenmenizin ona bir faydası olmaz. dolayısıyla bence direkt şuradan başlayın:

www.freecodecamp.org

önce responsive web design'ı öğrenin. burada sadece görsel olarak site yapmayı öğreneceksiniz, mesela ekşi duyuru'yu yapacaksınız ama üyelik, soru ekleme falan olmayacak, sadece bu kareler/dikdörtgenler nasıl yapılır, renk nasıl verilir, buton nereye nasıl konur falan onları öğreneceksiniz.

ardından javascript dersini tamamlayın. ondan sonra da frontend libraries dersini tamamlayın.

ilki biraz daha genel programlama dersi. oradan edindiğiniz bilgiyi isterseniz daha sonra backend kodu yazmak için de kullanabilirsiniz.

ikincisi ise direkt frontend kodu yazmaya yönelik. mesela yine ekşi duyuru'yu yaptınız, üye kayıt ederken email/password'ü sunucuya nasıl gönderirsiniz, gelen cevabı nasıl işlersiniz, kullanıcının oturum açıp açmadığını nasıl anlarsınız vs. bu tarz şeyleri öğrenirsiniz. (çok daha ileri seviye şeyler de var, ama önce bunları öğrenin, diğerleri daha sonra bir şeyler ifade etmeye başlar).

tl-dr: FE dev olacaksanız bence python öğrenmeye gerek yok. direkt html/css ile başlayın, sonra da js'ten devam edin.

plutongezegendegilmi nin cevabında bahsettiklerine tamamen katılıyorum.
bir de javascript hakikaten derinlemesine öğrenmeye kalkıldığında çok zor bir dil. ancak js i iyi öğrenmeden, sadece temellerini öğrendikten sonra fe library’lerini öğrenmeye başlayabilirsiniz.
ben demiyorum bunu dan abramov diyor.

bankalarda iki cesit kasa kiralayabiliyorsunuz. birinde icine ne koydugunuzu bildirmiyorsunuz ve banka da kasanin basina gelebilecek sorunlarda zararinizi karsilama oranini sinirli tutuyor, ikincide ne koydugunuzu kayit altina aliyolar. Turkiye'de en son banka soygununun uzerinden oldukca zaman gecmis olmali. teknik olarak en ucuz kira alan banka ile anlasabilirsiniz. calistiginiz bir banka varsa indirim uygulayabilir.

(bkz: #93028635)

Kitapta yazana göre evet, derhal ayrılmak ister de karşı taraf buna razı olmadığı durumda ihbar tazminatını işçinin ödemesi gerekir.

Evet; ihbar tazminatını ödeyerek hemen ayrılabilirsin. Kimse seni bir yerde zorla çalıştıramaz.

şimdiye kadar çevremde hiç bunun bedelini kabul eden şirkete denk gelmedim(elbet vardır). işi gücü toparlayıp ayrılmaya müsade edebilirler belkide

anlaşarak ayrılmak her zaman en iyisidir, 4 hafta ihbarınız var diyelim,igünlük 2 saatlik iş arama izniyle 3 haftaya düşer zaten, kibarca ik ya da kim bakıyorsaa onlarla konuşup 2 haftada işlerinizin yetişeceğini, onlar için de uygunsa 2 haftada el sıkışmak istediğinizi söylerseniz büyük ihtimalle kabul edeceklerdir.

yok illa etmeyeceklerse ve ihbar sürenizin parasını sizden talep edeceklerse günlü 2 saatlik iş arama süreniz var, onu düşmeyi unutmayın.

parasını vererek ayrılabilirsin, seni çalıştıramaz.

en son görüştüğüm şirket önümüzdeki hafta başla, tazminatını biz ödeyeceğiz kanunen bunu yapabiliyorsun demişti.

CSS'ten compiled'ı seçmeniz gerekiyor.

//index.html

<html>
<head>
<link rel="stylesheet" type="text/css" href="style.css">
</head>
<body>
<input id="slider" name="slider" type="range" value=0>
<label for="slider">0</label>
<a class="twitter-link" href="twitter.com" target="_blank" >by @phil_osophie</a>
</body>
<script src="script.js"></script>
</html>

// Style.css

html,
body {
margin: 0;
height: 100%;
}
body {
display: flex;
justify-content: center;
align-items: center;
background-color: #a9cbee;
}
input[type="range"] {
-webkit-appearance: none;
background: transparent;
width: 90%;
max-width: 500px;
outline: none;
}
input[type="range"]:focus,
input[type="range"]:active,
input[type="range"]::-moz-focus-inner,
input[type="range"]::-moz-focus-outer {
border: 0;
outline: none;
}
input[type="range"]::-moz-range-thumb {
border: none;
height: 50px;
width: 50px;
background-color: transparent;
background-image: url("storage.googleapis.com ");
background-position: 0 0;
background-size: cover;
transform: scale(1.9) rotateZ(var(--thumb-rotate, 10deg));
cursor: pointer;
}
input[type="range"]::-moz-range-thumb:active {
background-position: 100% 0px;
transform: scale(2) rotateZ(var(--thumb-rotate, 10deg));
}
input[type="range"]::-moz-range-track {
width: 100%;
height: 20px;
background: #eee;
border-radius: 10px;
box-shadow: 2px 2px 4px rgba(0,0,0,0.4);
cursor: pointer;
}
input[type="range"]::-moz-range-progress {
height: 20px;
background: #4685d7;
border-radius: 10px;
cursor: pointer;
}
input[type="range"]::-webkit-slider-thumb {
border: none;
height: 50px;
width: 50px;
background-color: transparent;
background-image: url("storage.googleapis.com ");
background-position: 0 0;
background-size: cover;
transform: scale(1.9) rotateZ(var(--thumb-rotate, 10deg));
cursor: pointer;
margin-top: -15px;
-webkit-appearance: none;
}
input[type="range"]::-webkit-slider-thumb:active {
background-position: 100% 0px;
transform: scale(2) rotateZ(var(--thumb-rotate, 10deg));
}
input[type="range"]::-webkit-slider-runnable-track {
width: 100%;
height: 20px;
background: #eee;
border-radius: 10px;
box-shadow: 2px 2px 4px rgba(0,0,0,0.4);
cursor: pointer;
-webkit-appearance: none;
}
label {
background: #eee;
border-radius: 50%;
box-shadow: 2px 2px 4px rgba(0,0,0,0.4);
padding: 14px;
margin-left: 10px;
font-family: Roboto, 'Helvetica Neue', Arial;
font-size: 20px;
width: 25px;
text-align: center;
color: #2968bb;
font-weight: bold;
content: '';
}
.twitter-link {
position: absolute;
bottom: 4px;
margin: auto;
font-family: sans-serif;
font-size: 12px;
color: rgba(0,0,0,0.6);
}

Teşekkür ederim. Ben de aynı şekilde yapmama rağmen olmayınca hobi düzeyindeki kodcu yanımı sorguladım. Meğerse ayarlardan compiled ı seçmek gerekiyormuş ama madem geliştirici düzeyinde bir panel burası, dümdüz paylaş ver gitsin. ne seçtittitiriyorsun. :)

Veteriner değilim. Bizim kedi mamasını kustuğunda veterinerimiz mamasını ve suyunu kaldırtıyor, 24 saate kadar aç bırakıyoruz. Sonra 1 kaşık su 2-3 tane mama gibi çok az bir miktarla başlayıp 1-2 saatte bir az az besleyerek takip ediyoruz. Kusmadan devam ederse yavaş yavaş normal beslenmesine dönüyoruz. Yine kusuyorsa bazen midesine yardımcı olacak bir toz veriyor veteriner, mamasının üstüne onu serpiyoruz.

Eve döndüğünüzde yine kusmuşsa mamayı suyu alıp midesini daha fazla yormasını engelleyebilirsiniz. Bu arada da veterinerinize sorun mutlaka. Özellikle küçükse kusması tehlikeli olabiliyor sanırım.

kaç yaşında?
bazen tüy kusmadan önce birkaç kere mama ve safra çıkartıyorlar.
mamayı kaldırmakla iyi etmişsiniz.
eve gittiğinizde duruma bakın, kenara köşeye bakın, belki tüy çıkartmıştır.
o zaman sorun çözülür zaten.
yetişkinse çok problem olacağını sanmıyorum, muhtemelen dediğim gibi tüy öncesi kusmalarıdır.
yine de veterinere danışın tabii.
ama yavruysa, eve gittiğinizde yine kusmuk görürseniz veterinere direkt götürün bence.

kendi kedilerimden bildiğim kadarıyla kusan yemek yiyememiş kediye su vermek de iyi değil. kedilerin tüy yumağı kusması yaygın ve ara sıra 1 kere için normal ama sizinki 4 kere kusmuş ve tüy yumağı değil. normal görünmüyor. şimdi bence biz ne desek boş, siz mümkün olduğunca kısa sürece veterinere götürmeye çalışın. karmanın verdiği halsizlik vs. yan etkiler de genelde ilk günün sonunda biter.

veteriner değilim.

kedide halsizlik, keyifsizlik varsa acilen veterinere götürün.

keyfi yerindeyse takip edin, su içmiyorsa, kusmaya devam ediyorsa yine acilen veterinere götürün.

Doktora götürmek için eve erken geldim, çok şükür kusmamış. Keyfi yerinde 2 yemek kaşığı mama verip kaldırdım. Bol su içiriyorum. Şu an gözlemliyorum. Tekrar kusarsa acile artık. Yeni doktoruyla görüştüm gözlemleyin diyor bir bilgi verdiği yok ki. Sizler daha cok yardımcı olduğunuz.
Bin teşekkür!

İkinci el piyasası çok hızlı uçuyor dolayısıyla normal.

Ama haksız da değilsiniz.

kasko değerini çok kafaya takma artık, çünkü 2. el piyasası aşırı yüksek. örneğin aracımın kasko değeri 188bin 2.el piyasa değeri 230-250bin. kasko bedelleri her ay değişiyor. ortalama alınıyor ancak artık tutmuyor.

Geçen seneye kadar ikinci el fiyatların kasko değerini geçtiğini görmemiştim. Olağanüstü bir piyasa oldu, yeni normal bu mu bilemiyorum.

Kasko bedeli ile normal bedelin bir alakası yok. 2018'de 134 bine araç almıştım, kasko bedeli 198 bindi.

piyasada normal şartlarda kasko bedelinin altındaki bir fiyata alınmış arabaya iyi fiyata almışsın denir.
ancak şu an piyasa normal değil. akşamdan sabaha 10.000 lira artıyor piyasa.

Ben de merak ediyorum lütfen silme.

Süper adamlar var burada emrahday pluton tchuck gibi. İşşalla görüp karalarlar bir şeyler.

Şu an mobilim ama kendim için araştırırken bulduğum şeyleri göndermek için bir mesaj atıcam gün içinde. Unutursam lütfen hatırlat.

freecodecamp.org ile başlayabilirsiniz.

alaylı web yazılımcısı olmak için harika bir yer.
iyi bir path sunuyorlar, güzel alıştırma çalışmaları var. iyi bir forumu var vs.

ingilizceniz varsa pluralsight gibi yerlerden öğrenmeye çalışırsanız çok daha profesyonel olur. ayrıca öğrenmek istediğiniz şeyleri mesela javascript, react her ne ise, onu kendi resmi dökümantasyonlarını takip etmeniz iyi olur. udemy'den kurs alayım video izleyim öğreneyim işi çok iyi değil.

udemy'den de faydalanabilirsiniz ama ingilizceniz yeterli ise bunu yapmak yerine dediğimi yapın.

öncelikle sen kim köpeksin diyebilirsin ama benim teorime göre web sitesi diye bir şey kalmayacak yakın gelecekte.

nereden başlamalıyım sorusuna temeli parçalayarak cevap vereyim.

websitesi dediğin şey iki parçadan oluşuyor, front ve back.

front dediğimiz son kullanıcının gördüğü kısım, websitesi. ekşi duyuru'dan örnek vermek gerekirse. duyuruların listelenmesi, sağda son cevaplananların olması, son cevaplananlarda bir şeye tıklayınca başka bir sayfaya gitmesi, ikonlar, açılıp kapanma animasyonları, renkler, şekiller, görseller, borderlar, yazı stilleri.

tüm bunların özünde iki üç şey var,

html
javascript
css

hangi kütüphane (jquery, vue.js, typescript, less ....) kullanırsan kullan websitesi dediğin şeyin özü yukarıdaki üçlüdür, kullandığın kütüphaneler sadece işi daha kolaylaştırır ama işin sonunda yine en temel sonucu verir, html, javascript, css.

__________

bir de back kısmı var. burada seçebileceğin bir sürü dil var. c#, php, ruby, python, java, node.js, swift, rust.

back kısmında ise veritabanından veri sorgulama, çeşitli işlemlerden geçirme ve mantıklı veriyi front'a gönderme işi yapılıyor. Route kontrolü de yine buraya ait,

eksiduyuru.com/herbirsey/ sayfasına gidince hangi kodlar çalışacak, hangi html son kullanıcıya gösterilecek bunun yönlendirmesini de yine back end tarafında yapıyorsun.

toparlayacak olursak eğer full stack web developer olacağım diyorsan en başta öğrenmen gereken temel şeyler.

HTML
CSS
javascript
Herhangi bir back-end dili

bunların özünü öğrenmekle başlayabilirsin, herhangi bir kütüphane kullanmadan sadece bu üçünü kullanarak neler yapabildiğini görmelisin.

html özel bir dil sayılmaz, haliyle bir kütüphanesi vs. yok. yapabileceğin şeyler standart ve belli, öğrenmesi kolay. bir websitesinin kaba inşaatı gibi bir şey aslında, neyin ne işe yaradığını bilmende fayda var.

link verirken hangi tag'ı kullanılıyor, paragrafta hangi tag kullanılıyor. meta tagları nelerdir, ne işe yarar vs.

css dediğimiz ise HTML'i güzelleştiren renklendiren, işin peyzajı, boyası, iç mimarisi. bunda işini kolaylaştıracak kütüphaneler bulabilirsin, özellikle sürekli tekrar tekrar aynı şeyleri yazmamanı sağlayan less var en bilindik.

javascript artık kullanım olarak çok değişik yerlere evrildi ama temelinde kullanıcı arayüzünde yazdığın yani front-end bir programlama dili.

temelinde kullanıcı şuraya tıklayınca şunu yap, şunun üzerine gelince bunu yap gibi komutlarla arayüzü daha kullanışlı hale getirmeni sağlıyor diyebiliriz. ama tabii bunlarla sınırlı değil. en çok da bununla ilgili kütüphane bulacaksındır.

jQuery en bilindik ve muhtemelen hakkında en çok kaynak kod bulabileceğin fakat artık kullanımı da yavaş yavaş azalmaya başlayan bir kütüphane. komplike animasyonları, event yakalamalarını vs. çok kolay bir şekilde yapmanı sağlayan bir kütüphane.

hatta o kadar güzeldir ki çoğu kişi jquery'i bir dil sanar. javascript'i hiç bilmeden kullananlarını da çok gördüm.

özellikle mvvm ve single page application muhabbetiyle de bir çok fremework ortaya çıktı.

angular, vuejs, reactjs, typescript incelenebilecek kütüphaneler.

ama bu kütüphaneleri en sona bırakmakta fayda var, öncelikle temelden html, css ve javascript öğrenmelisin. daha sonra zaten bir şekilde karşına bu kütüphaneler gelecektir.

Tüm bunları öğrendikten sonra back-end tarafına geçebilirsin. yine kendine uygun bir dil ve framework seçmen gerekiyor. alternatif çok, en çok kullanılan ve en çok kaynak bulabileceğin dil muhtemelen PHP, wordpress mesela php tabanlı bir dil. bir de yine javascript'te olduğu gibi temel php var ve çeşitli frameworkler var,

laravel, smyfony, codeigniter, cakephp, yii, zend gibi.

yani php seçtiysen eğer php syntax'ını öğrendikten sonra bir framework seçip onun yapısını öğrenmelisin.

php'den sonra muhtemelen ikinci dil olarak da c# (asp.net, asp.net mvc, asp.net core mvc) geliyor, yapı ve syntax olarak php'den çok farklı bir dil.

öğrenme tekniği olarak önereceğim şey de şu olur, kendinize basit bir proje belirleyin. kopya bir proje de olur mesela ekşi duyuru'yu yeniden yapmak gibi. oturup yazmaya başlayın. yazarken karşınıza çıkan zorluklar zaten sizi araştırmaya ve yeni şeyler öğrenmeye yönlendirecektir. ben öğrendiğim çoğu şeyi oturup çalışarak öğrenmedim, karşıma çıkan problemleri çözerek öğrendim.

çünkü mesela css, html syntax'ını öğrenmek/ezberlemek çok kolay ama pratikte karşına öyle bir tasarım gelir ki ben bunu nasıl koda dökerim diye uğraşır durursun, asıl öğrenme o zaman başlar.

valla ben girdim pişman oldum. bir sürü site yaptım, bişey olduğu yok. vakit kaybı.

freecodecamp +1, çok güzel kaynak.
@aziz dostum jack +1, özellikle proje yaparak öğrenme kısmı. sadece bir kaç ekleme yapmak istiyorum.

backend için bence node.js seçin. seveni var sevmeyeni var o ayrı konu ama başka bir dil öğrenmeniz gerekmiyor, frontend'de kullandığınız gibi js kullanıyorsunuz. full-stack olmak zaten zor, bir de sıfırdan iki farklı dili aynı anda öğrenmeniz iyice zor olur.

başlangıç için backend stack'i tavsiyem: node.js + express + mongodb
başlangıç için frontend stack'i tavsiyem: vue.js (pug/jsx falan, css kütüphanesi ya da preprocessor tavsiye etmiyorum, düz html/css yazın).

hepsinden önce tavsiyem js ile project euler çözün (bitirmenize gerek yok, bi 50-100 tane çözseniz yeter): www.hackerrank.com

syntax'a alışmak ve genel programlama pratiği için çok faydalı.

stack'e döneyim, niye bunlar? çünkü öğrenmesi kolay, sade ve internette zibille kaliteli kaynak var. bunlarla rahat rahat istediğiniz projeyi yapabilecek hale geldiğinizde artık zevkinize göre şu daha iyi bu daha kötü diye kendi yolunuzu bulursunuz.

@giovanni teşekkür ederim :)

roadmap.sh

teknik tavsiyeleri başkaları vermiş, ben sana çok para kazanman için gerekeni söyleyeceğim.

bir konu seç ve o konuda aranılan kişi ol.

örneğin front-end developer oldun. bu bir uzmanlık değil. seyahat siteleri yapan bir front-end developer olursan, uzman ve aranılan kişi olursun. yaptığın iş başına birkaç kat fazla kazanırsın.

front-end veya back-end seçtikten sonra bir uzmanlık seçmelisin.

peki uzmanlığı nasıl seçersin?
- sektör (e-ticaret, seyahat, bankacılık, fintech vs)
- platform (shopify, wordpress, squarespace vs)

Gereksiz uygulamaları elle kapattıysanız 1 şey var yapılabilecek;
Game Mode / Oyun Modu,

Game Bar'ı aktif edip ilgili uygulamada Win+G tuşlarına basıp ayarlardan 'bunun oyun olduğunu unutma'yı tikleyin. Tercihen oturumu kapatıp yeniden açın, artık uygulamayı açtığınızda windows daha fazla kaynak ayırmaya çalışacak.

Ram az ve SSD yoksa bir flash bellek'i ready boost olarak kullanmanızı tavsiye ederim.

www.techrepublic.com

görev yöneticisinden ilgili göreve sağ tıklayıp priorty sini arttırabiliyordunuz ama çok etkisi olacağını sanmıyorum.

Neden bir sürü form dolduracaksın ki ?
Beyanlı ödemeyi seç tebliğ tarihi bugün gir öde geç.

ptt avm den online ödeniyor. bilgileri girip ödüyorsun.

Beyanlı öde. Tebliğ tarihi olarak bugünü seç %25 indirimli ödersin. tebligat numarasını girince gib'de de görünecek.

nerede yemişsiniz cezayı?

E-devlete ceza kesildiği an düşüyor sistemden, ama vergi dairesine size tebliğ edildikten sonra düşüyor.

Bugünü seçip beyanla ödeyebilirsin +1

@walter ankara-istanbul otoyolu. radar gördüğümü de hatırlamıyorum, mola vermeden biraz basmıştım, acaba ortalama hızdan mı yedim diye düşünüyorum ama orada böyle bir sistem olduğunu da bilmiyordum.

ankara-istanbul otoyolunda gişe giriş çıkış arasında ortalama hız kontrolü var diye biliyorum.
aralarda da hız koridoru uygulaması var mı ki?

@oz suser, muhtemelen arada yok, çıkışta yemişim cezayı.

ben giriş ve çıkışta ogs yi söküyorum, o zaman kameradan okuyup buluyorlar. bugüne kadar ortalama hızdan ceza gelmedi.

Aynı olay benim de başıma geldi. Beyanlı ödemede ceza miktarını senin girmeni istiyordu yanlış hatırlamıyorsam. Onu %25 eksik mi giriyoruz bu durumda?

Beyanla ödemede tutanak numarasını girince göründü ceza, tıklayıp ödedim.

amazon'la iletişime geçin.
onlar yönlendirecektir.
büyük ihtimalle amazon bize gönderin diyecektir.

(bkz: dopamine coffee shop ) var işletmecilerinn de sözlük yazarı olduğu

kadıköy happy moon's?

big chefs olabilir, yeri güzel.

Mobilya kaplamacısında yaptırılır ama aynı deseni bulamam durumun var..mobilya firmaları büyük üreticilerden toplu alıyor malzemelerini.onlarında kullandıkları desenler her yıl değişiyor.

Mümkünse masanın genel görünümü ve kalkan kısmının fotoğrafını paylaşırsanız daha net konuşabiliriz. MDF veya Sunta ise sadece tek bir sebeple kaplama kalkar. O da malzeme su yemiş demektir. Bu da belli bölgelerde şişme olduğu ve buna bağlı kaplamada sorunlar oluştuğu anlamına gelir.

Basit bir modelse aynı renk ve desen için yeni tabla hazırlanabilir.

bir an kendi duyurum sandım.
kelebekte aynı durum benim de başıma gelmişti.

bizimkinin kalkma sebebi su vs. yemesi değildi. köşelere çocuk kafasını vurmasın diye köşe koruyucu (?) yapıştırmıştık onları sökerken az açıldı ve devamı geldi.

takip edeyim duyuruyu belki bana da çözüm çıkar.

goodyear 4 kanallı o fiyata varsa düşünmeden alın.
aşırı iyi lastik.
falken aldım tavsiye üzerine goodyear ın yanına yaklaşamaz performans olarak.

@oz suser +1 goodyear o fiyata var. en uzun ömürlü lastiklerdendir.

Ben olsam kiracıya satarım.

Kiracıyla anlaşmışsınız. Daha yüksek verene satmak dürüstlüğe sığmaz. 15bin az para değil fakat para için sözünüzü çiğnemeyin.

yani 15 bin para elbette az para değil ama ahlaki değerlerinizi bu kadar yitirdiyseniz para kazanmanın çok daha kolay ve başka yolları da var. üstelik bir kaç gecede.

önceden kiracıyla anlaşmışsınız. 15bin lira fazla verene evi satarsanız o paradan hayır gelmez. kiracıya satın tabii ki.

kiracıyla anlaştıysanız ona satın.

yani hem ona satın hem de ona satmanız lazım zaten.
maddi manevi zarar vermiş olursunuz.
15 bin için değmez.
dava açma hakkı da doğar ayrıca.

15 fazlaya satsan bile kiracı, evi alanın burnundan fitil fitil getirir. mahkemelik olurlar.

15 bin için değmez hocam.

15 temiz para ama değmezcilerdenim ben de. kiracıya sattığınızda adam çok mutlu olur emin olun. yıllardır oturduğu evi satın almak artık kira ödememek çok mutlu eder adamı.

kiracıya bunu söylersin, benim niyetim sizi bu saatten sonra geri çevirmek değil ama böyle de bir gerçek var, 15 bin az para değil dersin. her halükarda kiracıya satarsın, etik olarak doğru olan da budur zaten ama demek ki 15 bin daha fazlası verilebiliyormuş, kiracı da vermeye çalışsın.

@delidir yakalayin
Hangi yasaymış o?

aslında pazarlık yapılmış konu kiracı lehine kapanmıştır ama kiracıya durumu söyleyin.
5.000 kiracıya vermeyi teklif edin, kabul ederse diğerine satarsınız.

Etik metik diyenlerin hepsi gerçek hayatta 15 bin fazla verene verip geçer.
Ayrıca ; kredi çıkmaz, adam vazgeçer şu olur bu olur. Ben ev satarken de kaç kişi geldi kredi çekeceğim eksper meksper oyaladı durdu almadı, en sonunda peşin para ile alacak birine sattım. İnsanımız ahlaksız, cins. Oyalar oyalar haber vermez, cevap vermez.binbir türlü pislik. Bundan sonra bir şey satarsam parayı ilk getirene verip geçerim.

öncelikli olarak kiracı tabi ki. bu haftaiçi kredi çıkmazsa yeni adam. ben olsam böyle yapardım.

etik olarak tabi ki ilk söz verilen kişiye satılması lazım. bu da paraya verdiğin değere göre değişir.

Ben kiracıya satardım.

Bizde aynı durumdayız evi satma niyetimiz yok ama kiracımız satın alalım modunda.

@x571 ile aynı kafadayız sakın ha 15 TL'nin oyununa gelme hayrı ortadan kaldırma ama şöyle bir yöntem acıklayabilirim, ilk alıcıyı yokla belki vazgeçmek istiyor verdiği söz ağır olduğu için vazgeçemiyor bu konuda ona rahatlık verirsen belki vazgeçer, "bende sizden bunu bekliyorumda hay çok yaşayın" diyebilir. Müşteriyi almaktan vazgeçirebilirsin ona aklında başka bir ev veya başka bir düşünce varsa uygulamasını öner.

Turk hukukunda sozlu akid gecerlidir, kiraciyla olan anlasmani bozmus olursun, dava ederse 15kdan fazlasi cebinden cikar

sen kapora aldın mı? eğer satış kesinleşmişse iki tarafta kesin tamam demişse bu dakikadan sonra dönmek olmaz. satılan mal 2 kere satılmaz. yeni alıcı nasıl çıkıyor onu anlamadım.

kiracıya Kredi çıkmazsa tüm kafa karışıklığın son bulur :)

aradaki fiyat farkından bağımsız evi kiracıya satmak her zaman daha kolaydır ve başını ağrıtmaz.

bir de 15bin ne kadarlık bir rakamda 15bin? mesela 150bin liralık dairede %10 iken. 750bin liralık dairede sadece sadece %2 yapar.

Dizel Megane olabilir. Lpg li civic te güzel olur. Hacimleri güzel. Vitaranin bagaji onlar kadar büyük mü bilmiyorum. Yakıt konusunda yukarıdaki gibi olursa üzmez.

Yakıttan dolayı değiştiriyorsunuz ama baktığınız araçların hiçbiri şu ankinden az yakmayacaktır ki? Tamam 4 ileri bir tık fazla yakar belki, diğerleri de uzun yolda az yakabilir ama günlük kullanılacak ve bu şehir içi demek.

Ben olsam dizel otm. mazda 3 yeni kasadan devam ederdim. Vitara hayranlığı da varsa mazda cx-3 derdim hatta. (içi biraz dar sadece)

yok illa üçünden biri olacaksa vitarada 10 inch mi ne ekran var, carplay'den android Auto'ya, oradan mirrorlink'e kadar telefondan herşey yansıtılabiliyor, bildiğimiz büyük tablet, ne kadar az teknoloij olabilir? ben bu üçü arasından sürüş zevki için (ondan da bahsettiğiniz için) civic derdim. motoru yürüyor, gün içinde en mutsuz olunan an olmadık yerde 2, 3, 4 yaparsınız, koltuğa yapıştırarak gülümsetir.

yakıt önemliyse dizel ve ufak araç bakmanız lazım.

En az sikintiyi Civic cikartir diye tahmin ediyorum. Ama ben olsam Mazda'dan devam ederim, son nesil Mazdalar hem goruntu olarak hem de kalite olarak guzel.

yakıt konusunda renault ve fiat'ın dizel motorları başarılıdır. konfora bir şey diyemem.

honda’nın bakım masrafı çok.
megane tercih ederdim ben

@dumbest_man_alive, teşekkürler güzel detaylar. Babaannem alzheimer, genelde babam yanında gezdiriyor ve zor inip bindiriyor zaten. Mazda 3 arkası da küçük. Civic de bu açıdan zorluk yaratacaksa eleyelim. Ses yalıtımı da önemli bizim için. Alçaksa, memlekette köye gidip gelme durumlarında da sıkıntı çıkartabilir. Bunlar düşünüldüğünde vitara iyi gibi. Ama konfor açısından da megane ağır basıyor. Yerden yüksekliği civic ile aynı ama binerken o kadar alçal değildir diye düşünüyorum. Arka havalandırması falan da var. Bagaj geniş. Bayide bulabilirsek bir deneyeceğiz bakalım.

Vitara ve Megane tecrübeniz varsa alırız.

İnip binmesi, kolay, köye vs gidilecekse Vitara mantıklı. Civic ile sedan Megane'a biniş arasında fark yok gibi. Şirket arabasını çok kullandım megane da baya alçak bir araba.

Seçenekler arasına Opel GrandLand X ve Citroen C3 AirCross da eklendi.

android üzerinden tv kanallarını izlemeyi sağlayan bir uygulama kurarak izleyebilirsiniz. örneğin turkcell tv+ uygulaması. ama tabii buradan da paket almanız gerekiyor. lakin turkcell hattınız varsa zaten belli başlı kanalları ücretsiz izleyebileceğiniz bir paket hattınıza tanımlanıyor. yan iher pakette var mı ama bende var (belgesel, sinema, spor vs. kanalları kapalı, ulusal kanallar açık şekilde). o şekilde izleyebilirsiniz.

hızında bir sıkıntı yok, çatır çatır çalışıyor.

bilmem size yeterli gelir mi ama ulusal kanalların çoğunun youtube üzerinde "canlı yayın" linkleri var. bize fazla fazla yetiyor. onun haricinde "keşke daha önce alsaydım" dediğim süper bi cihaz.

3-4 aydır kullanıyorum.
-hali hazırdaki iptv aboneliğimi kullanabilmek için 3-5 liralık bir uygulama satın aldım.
-netflix vs. gayet hızlı.
-stremio vs. gibi markette olmayan uygulamalar usb'ye kopyalanan apk ile yüklenebiliyor.
-youtube uygulaması reklamlar sebebiyle bilgisayardaki kadar kullanışlı değil. (reklam engelleyici kullanıyorum bilgisayarda)
-puffin browser ile internette gezinebiliyorsun video vs oynatabiliyor.

ben kabloyla bağlanıyorum. (ayrıca satın almanız gerekiyor) iptv ve netflixten oldukça memnunum. kullandığım süre boyunca 5-6 kere takılmıştır. restart atınca düzeliyor. 2 dakika falan sürüyor yeniden başlayıp stabil hale gelmesi.

oz suser'a ek olarak,
youtube reklamlari beni de yildirdigi icin yan sanayi bi youtube uygulamasi indirdim, bire bir aynisi gibi neredeyse, adblock'lu versiyonu. apk ile kurdum. stremio sayesinde de film dizi izliyorum rahatca. iptv varken canak, blutv falan ihtiyaci duymadim acikcasi. yillardir tv izlemiyordum simdi gunde kafadan 2-3 saatimi basinda geciriyorum mi box sayesinde, youtube'u pcden degil burdan izliyorum, calisirken spotify'dan muzik yansitiyorum vs